11 Aralık 2008 Perşembe

MEKTUP


Sevgili Ömür,


Az önce seni albümlere bakarken gördüm, geçen günde arkadaşlarına benden ve yaşadığımız olaylardan gülerek bahsediyordun. Zaman ne kadar çabuk geçiyor değil mi ? 25 koca yıl. Siz o zaman Trabzon'daydınız, bizde Artvin'de. Annem, Rahmi eniştem eve dönerken doğuma 2 aydan fazla var bebek için alışveriş yaparım diye size gelmişti. Teyzem yani annen, halan,
babaannen bizi görünce çok sevinmişlerdi. Annem seni boncuk diye seviyordu, seni kucağına alıp 'benim boncuk yeğenim’ diye sevmeye başlayınca sana sinir olmuştum -‘bunun gözlerinin nesi boncuk, siz benim gözlerimi görün de boncuk neymiş o zamam karar verin dedim kendi kendime’
Herşey Artvin’den gelirken, yolda başladı. Anneannemlere uğradık, dedem, annem, teyzem, dayım devamlı, sizlerden konuştular özelliklede senden, hatta sana hediye bile gönderdiler. Şimdi Ömür'e birşeyler göndermezsek bize küser diye daha önce yaşadığınız olayı anlattılar.

Siz bir bayram öncesi onlara gitmişsiniz, sen bayram sabahı Trabzon’dan alınan bayramlıklarını giyinip anneannen ve dedenin elini öperken onlara tavır yapıp, -siz ne biçim anneanne dedesiniz insan tornuna bayramlık birşeyler alır sadece para vermez demişsin. Bunun üzerine onlarda arkadaşlarının dükkanını açtırıp sana bayramlık almışlar. Böylece senin cadılığından kurtulduklarını anlattılar.
Seni çok merak ediyordum , belki biraz da kıskanıyordum, benden fazla konuşulmuyordu. Ultrason o zaman yok benim erkek olduğumu bilmiyorlar halbuki ben evin ilk erkek torunu olacaktım.

Sen ailenin küçük kızı herzamanki gibi evin içinde kimseyi umursamaz halde dolaşıyordun. Babaannen, halan annemle ve benimle çok ilgilendiler. Sen babanın yurt dışından yeni getirdiği oyuncakları anneme göstermeye başlamıştın, çok güzel bebekler vardı, ütü,ütü masası, yemek seti, birde bir kız çoçuğuna niye alınır bilmediğim bir helikopter. Anahtarla çevirip hareket ettirdin, benimde böyle oyuncağım olurmu diye düşündüm. Annem senin helikopterle oynadığını görünce takılmıştı sana,bunun üzerine halan , babanının o oyuncağı kuzenine aldığını ama senin valizden çıkan oyuncaklara el koyduğunu şu anda senin için çok değerli olduğunu söyledi. Annem ‘eğer oğlum olursa ona verirmisin’ dediğinde sen ‘oğlunu seversem veririm’ demiştin.
Herşey iyi giderken neler olduğunu anlamadım kendimizi hastenede bulduk. Herkesi çok korkuttum, evet erken geldim ama bende çok korktum. Nerdeyse iki aya yakın hastanedeydim, beni küvez dedikleri cam bir kaba koydular, iki ay o cam kabın içinde geçmişti. Neyse artık eve geliyordum, bir süre daha sizde kalacakmışız Artvın’e dönmüyoruz, doktorlar bana bakarken dikkat edilmesi gerekenleri söylüyorlardı, hala çok küçükmüşüm, yemeği damlalıkla yemem gerekiyormuş, vucut sıcaklığı için ayrıca pamuklara sarılmam lazımmış, doktorlar iyi olduğumu söylüyorlar ama ben kendimi iyi hissetmiyordum.
Neyse eve geldik, ben en çok senin bana nasıl davranacağını merak ediyordum, beni babannenin yanına bıraktılar, sende gelip,’teyze ne güzel , hep burda kalsın, bak benim bebeğime benziyor’ diye koşarak odadan bebeğini getirdin. Gerçekten de getirdiğin bebek aynen bana benziyordu. Senin için, ben elindeki oyuncak bebekten farksızdım, sende ona bana yedirdikleri gibi damlalıkla yemek yedirip, bebeğini pamuklara sarıyordun. Benim adım Evren’di, senin bebeğinin adı ne dediklerinde adının Neslihan olduğunu söylüyordun. Ne kadar tuhaf değil mi, Neslihan hala senin yanında, diğer bütün oyuncaklarını sakladığın gibi odanda duruyor. Birgün çok ağlamıştım, annem ve teyzem beni bir battaniyeye koyup, iki ucundan tutup sallanmaya başladığında sende bebeğini aynı şekilde örtünün içine koyup bir ucunu anneme vermiştin ve annemde tutup benimle bereber sallamaya başlamıştı Neslihan bebeği. Ben seni çok sevmiştim, biliyorum ki sende beni sevmiştim.

Ve en güzeli sen bir gün annene ben bebeğimin adını değiştirdim ona Pamuk bebek diyeceğim Evren'e de Pamukcuk diyelim dediğinde sizinkiler sana benim erkek bebek olduğumu bu yüzden pamuk denilmeyeceğini söylediler. Aralarında pamuk gibi beyaz ve yumuşak olduğumu, yüreğimin pamuk gibi olmasını dilediklerini konuştular. Annem çok küçük olduğumdan beni tutmaya korkuyordu, halan ve teyzem beni pamuklara sarıyor, babaannen de damlalıkla yemek yediriyordu. Anlacağın prens gibiydim .
Burada olmak çok güzeldi, özellikle annemin kokusuyla. Evdeki herkes beni çok seviyordu ama ters giden birşeyler vardı, devamlı ağlıyordum sen ben ağlamaya başlayınca helikopteri getirip benim yanıma bırakmıştım bir gece.’Teyze bu Evren'in olsun beni onu çok sevdim belki artık ağlamaz’ demiştin.

Birkaç gün sonra birden ateşim çıktı, baban beni hemen hasteneye götürdü ama olmadı ve herkesi çok üzdüm. Sen o zamanlar ölümün ne olduğunu bilmiyordun ve kısa aralıklara bu ölüm denilen şeyle tekrar tekrar karşılaştın. Biz şimdi burda Rahmi eniştem, anneannem, babaaannen, dedem sizleri seyrediyoruz ve ben senin gibi bir kuzenle geçirdiğim o kısa süreyi herzaman gülerek ve kalbim sızlayarak hatırlıyorum. İlk başlarda biraz kıskançlıkla başlayan duygularım beraber geçirilen o kısa sürede bambaşka bir hal almıştı ve şimdi buradan söyleyeceğim tek şey 'beni pamuklara sararak bakmıştınız ya bende burada babana pamuk kalbimle bakıyorum ve ona onu nekadar sevdiğini her zaman fısıldıyorum.'

Evren

Şuanda hayatımızda olmayan ama geçmişte birşeyler yaşadığımız birinden bize yazılmış bir mektup ödev olarak verilmişti.

öMÜR

8/11/2006, Suadiye