Maillerime bakarken arkadaşımın İran gezisinden gönderdiği bu fotoğraf yine içime cemre düşürdü. Samed Behrengi “Küçük Kara Balık”
Ben biraz geç tanıştım Küçük Kara Balık’la. Belki de en iyi zamandı. “Cemrenin suya düştüğü ilk geceydi.” İlk okuduğumdu da, sonrasında her okumamda da cemre yüreğime düşüyor, küçük kara balık aklıma düşüyor.
Behrengi belki çocukluğum masalcısı olmadı ama dünümün, bugünümün ve yarınımın masalcısı oldu.
İranlı fakir bir ailenin çocuğu olan Samed Behrengi, 1939’da Azerbaycan’da doğdu. Yaşadığı toplumu çok iyi anlayan ve kavrayan Behrengi, çocuklar için yazdığı hikaye ve masallarında İran toplumunun gerçeklerini anlattı. 1968’de kayboldu, cesedi Aras nehri kenarında bulundu. Behrengi,” Çocuklar bu toplum babalarınızın size miras bıraktığı toplumdur. Yaramazlıklarınızı aza indirmelisiniz hatta bırakmalısınız. Toplumun sorunlarının üstesinden gelecek çözüm arayışları bulmalısınız. Toplumu tanımanın birkaç yolu vardır. Bu yollardan biri de kitap okumaktır. Kitapların hem en iyisi seçmeliyiz hem de sorunlarımıza yanıt verenleri. Öyküler, bizlere toplumumuzun gerçek resmini çizebilir; sorunları ve nedenlerini açıklayabilir. Öyküler okuyucuları yalnızca eğlendirmez. Bu yüzden ben de akıllı çocukların öykülerimi yalnızca hoş vakit geçirmek için değil, öğrenip bilgilenmek için okumalarını istiyorum.”