Çok zor uyuyordu geceleri. Ne yaparsa yapsın
hiçbiri sıkıntısına deva olmuyordu. Çoğu zaman Kuruçeşme’deki yalının salonunda
sabahlıyordu. Havanın güzel olduğu akşamlarda ise üstüne ince bir battaniye
alıp bahçede bekliyordu güneşin doğmasını.
Zaman zaman yaşamında daha fazlasını
yapabileceğini düşünüyordu. Bazen yaptıklarıyla gurur duyuyor, bazen yaptıklarını Boğaz’ın
derinliklerine atmak istiyordu. Hayalleri vardı. Paris sokaklarının en aranılan
ressamı olmayı düşlemişti ama olmamıştı.
O gece
yine atölyesine giderken buldu kendini. İki metre boyundaki tuvalini kafasını
rahatlatmak için boyamaya başladı. Her fırça vuruşunda tabloda beliren figür
kendisine daha çok benziyordu. Ama bu
figür daha yaşlanmış ve kamburu ortaya çıkmıştı. Fransa’da kaldığı yıllarda
bütün kızların baktığı adam bu hale mi gelmişti? Yüzünü batıya dönük çizmişti.
Yüzü batıya dönük bir derviş olmuştu. Mekânı düşündü, mekânları düşündü. Bu derviş görevler üstlenmişti anlaşılan. Bulunduğu
yerde ona göre olmalıydı. Bursa’daki Yeşil Cami’nin 2. katı geldi gözünün
önüne. Ne yazıyordu kapının üzerinde? “Kalbin şifası sevgiliye yakın olmaktır.”
Figür ve mekân belli olmuştu. Şimdi sıra ayrıntılardaydı. Yerlere kaplumbağalar
çizdi. Gözlerini hayvanlara umutsuzca dikmişti, geleceği umutsuzca beklediği
gibi.
Eline ney, sırtına nakkare aldı kaplumbağaları
eğitmek için. Boynuna da tahta sopa astı gerektiğinde onları cezalandırmak
için. Ney ve nakkare ile kaplumbağaları
eğitecekti ama onların kulakları yoktu.
Bu ağır kanlı hayvanların da öğrenmeye niyetleri yoktu zaten, bazıları
ona sırtını dönüp uzaklara gitmeye başlamıştı bile.
Kendi hayatını özetlemişti gün doğmaya
başlarken. Batılılaştırmaya çalıştığı muhafazakâr bir toplumda eğitici rolü ile
zaten iğne ile kuyu kazıyordu. Resminin
karşısına geçti.’Kaplumbağa Terbiyecisi’ dedi. Nerede çalışırdı acaba kaplumbağa
terbiyecisi olarak? Sirklerde mi, yoksa saray bahçesinde mi?
Osman Hamdi’de hayatı boyunca kimsenin
bilmediği işler yapmıştı. Ressam olmuştu, sonra müze
müdürü, arkeolog ve Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü. Onun kaplumbağa
terbiyecisinden farkı yoktu aslında.
Ömür Bayramoğlu