Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Tiyatro eğitimi almaya nasıl karar verdiniz?
1987 İstanbul doğumluyum. Haliç Üniversitesi Konservatuarı
Tiyatro bölümü mezunuyum. Ali Poyrazoğlu ve BKM gibi kurumlarda çalışmalar
yaptıktan sonra Küçükçekmece Belediyesinde Tiyatro çalışmalarımı sürdürdüm.
Birçok tiyatro oyunu yönettim. Üniversitede ayrıca sinemayla ilgilenmeye
başladım. Selim Evci’nin kısa film atölyesine gidip kendimi teknik olarak
geliştirmeye başladım. Uzun metraj filmlerde, klip ve reklamlarda asistanlık
yaptım. 2012 yılında yazıp yönettiğim ‘ BOŞLUK ‘ adlı kısa filmimle birçok festivalde
yarışıp Altın Koza film festivalinde jüri özel ödülü aldım.
Tiyatro küçüklüğümden beri ilgi duyduğum bir alandı.
Küçükken gizli gizli tek başıma çocuk oyunlarına giderdim. Kendi başıma
kurslara kayıt olurdum. O şekilden üniversite döneminde de tiyatro eğitimi
almaya karar verdim.
Kısa film çekme, kısa film yönetmenliği yapma
nedenleriniz, bu yola giriş sebebiniz
neydi?
Sinemanın daha çok kişiye ulaşması, filminizin dünyanın hiç
bilmediğiniz bir köşesindeki bir evde izleniyor olması benim en çok ilgimi
çeken şeylerden biri oldu. Sinema zamanla tutkuya dönüştü. Maddi durumlardan ve
tecrübesizlikten dolayı uzun metraj çekme imkanımda olmadığından kısa filmde
kendimi geliştirmek bu alanda ilerlemek istedim.
Kısa film hazırlık ve çekim süreçlerinde sizi neler
zorluyor? Hazırlık süreçlerinizi anlatır mısınız?
Maalesef bütçesel zorluklardan dolayı Türkiye’de kısa film
yönetmeni yönetmenlik dışında herşey yapıyor. Yönetmen sadece filmin sanatsal
dokusuna değil sette verilecek yemeği bile planlayan kişi oluyor. Bu durum
maalesef filmin kalitesini düşürüyor. En çok zorlandığım durum bu oluyor.
Yönetmen olarak sadece filme odaklanmam gerekirken bir bakıyorum set arasında
elimde telefon yemek siparişi verirken buluyorsun. Son filmde bunu yaşamamak
için daha planlı programlı ilerlemeye çalıştık fakat yine bu sorunlar peşimi
bırakmadı.
Hazırlık anlamında önce senaryoyu tamamıyla kitleyip filme fon başvurularını araştırıyorum. Bu bakanlık olur veya başka olur farketmez. Ondan sonra oyuncu ve ekibi toparlamaya çalışıyorum. Teknik ekipman için destek arayışına giriyorum. Fon bulma durumunu göz ardı etmemek gerek
.
Kısa film, uzun metrajlı film çekmek için bir aşama mı,
neler düşünüyorsun bu konuda?
Aslında Dünya’da kısa film bir sektör. 70 yaşında sadece kısa film yöneten yönetmenler var. Fakat ülkemizde 2. Hatta 3.sınıf olarak görülüyor. Zamanla bu algı yıkılmaya başladı. Daha da yıkılacak. Çünkü insanların ekrana odaklanma süreleri azaldı. Bu da daha kısa yapımlara itecek. Ben tabi kendimi geliştirmek daha özgür denemeler yapabileceğim bir alan Kısa film. Fakat böyle oldu diye de işimi özensiz değil tam tersi uzun metraja geçişte uzun metraj disipliniyle yürütmeye çalışıyorum.
Kısa filmin, meslek hayatınızda nasıl bir yeri var?
Türkiye’de bir yeri yok. Kısa film yönetmenler derneği
olmasına rağmen ve güzel çalışmalar yapılmasına rağmen şu mesleki bir karşılığı
yok. Çünkü kısa filmler gösterim konusunda telif alamama problemleri yaşıyor.
Ödüller hariç maddi dönüşü olmayan bir alan biraz da bu yüzden uzun metraj öncesi
bir geçiş yeri olarak görülüyor kısa film.
Türkiye’de veya Dünya’da sadece kısa film üzerine bir
kariyer yapma şansı olabilir mi yönetmenlerin?
Türkiye’de kısa filme bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk sinema tarihi içindeki yeri ve geleceği için neler düşünüyorsunuz?
2-3 yıla kadar kısa film bakış açısı bir öğrenci filmi veya
youtube’da yayınlanan amatör hevesler olarak görülüyordu. Fakat zamanla usta
yönetmenlerin bu süreçten geçtiğinin görülmesi ve ünlü oyuncuların kısa
filmlerde oynamaya başlaması bu algıyı kırdı. Türkiye sinema tarihi anlamında
ciddi bir yere gelemedi. Bunu hem festivaller hem de hocalarımız belki tam
hakkıyla savunamadı. Ayrıca yapılan özensiz işlerde bunu sağlamış olabilir. Ben
zamanla kısa filmin daha çok ilgiyle karşılanacağı düşüncesindeyim. Çünkü
yabancı dizilerin bölümleri 30 dakikalara düştü. Odaklanma süremiz çok kısaldı.
Seyirci hızlıca güzel ve kaliteli şeyler izlemek istiyor.
Kısa film festivalleri sizce yeterli mi, kısa filmlerin
tanıtımı ve devamı için?
İlgili festivaller var. Kısa filmi değerli göre festivaller
var. Fakat bunun yanı sıra gösterim için az da olsa bir telif ödemekten çekinen
veya filmin yönetmenini şehrine çağırmaktan kaçınan festivaller var. Festival
yapıp filme dair hiç kimseyi davet etmeme durumunu çok anlayamıyorum. Kısa film yönetmenini uzun metraj
yönetmeninden ayırt etmediğimiz müddetçe sinemamız daha iyi yerlere gelecektir.
“Dünyada kısa filme bakış açısı” ile “Türkiye’de kısa
filme bakış açısı” arasında farklar var
mı? Varsa bunun nedenleri neden olabilir, bu nedenleri nasıl ortadan
kaldırabiliriz?
Kesinlikle büyük farklar var. Dünya’da bundan para kazanıyorlar. Televizyonlara kısa filmlere ciddi paralar ödüyorlar göstermek için. Fakat ülkemizde böyle satış ağları yok. Kısa filmini satacağı bir mecra yok. Maddi kazanç getirisi en büyük nedenlerden biri. Şu anda dijital platformlar kısa filmlere çok ilgililer umarım onların sayesinde daha iyi yerlere gelecek.
Çektiğiniz kısa filmlerin senaryolarında çıkış nedenleriniz neler oluyor, daha doğrusu neler size bu senaryoları yazdırıyor?
Filmlerinizde oyuncu seçiminde nelere dikkat
ediyorsunuz, bu seçimlerde iş kısa film olunca zorluklar çıkıyor mu?
Yazdığım karaktere hem fiziksel hem de performans olarak en
çok yaklaşacak kişiyi bulmaya çalışıyorum. Hatta bazen senaryo aşamasında şu
kişi olur mu diye o kişiyi düşünerekte yazdığım oluyor. Bu seçimlerde tabi kısa
film projesi olduğundan özellikle ünlü oyuncular bir adım uzaktan bakıyorlar.
Fakat haklılar. Bazı kısa filmler ciddi amatörlükle yapılıyor. Özensiz bir
senaryo ve ekiple yapılıyor. Projeniz iyiyse, kendinizi iyi açıkladıysanız ve
profesyonelliğinizi ekibinizle gösterdiyseniz ünlü oyuncularda projenize evet
diyor. Özellikle konservatuarda okuyan veya yeni mezun no-name oyuncular daha
hevesli ve sıcak bakıyorlar.
Yeni projeleriniz, uzun metraj film çekme planınız var mı?
Tabi ki var. Yeni çektiğim kısa filmin uzun metrajı üzerine
çalışıyorum. Aceleci davranıp uzuna hemen geçmek istemiyorum. Kısa filmde 1-2
hikaye daha anlatacağım var öyle uzun metraj yolculuğuna başlayacağım. Nisan
2021’de yeni bir kısa film çekmek için planlama yaptık.
“Boşluk”, “Sızı”, “Yara” sizin yönetmenliğini yaptığınız ve ödülleri olan
kısa filmleriniz. İlk filminizden bu güne kadar süreçte Onur Güler kendini
nasıl değerlendiriyor? Bu dönemde sizi en çok zorlayan unsurlar neler oldu?
Boşluk amatör hislerle yola çıkılan sinemasal anlamda
arayışta olduğum bir dönemin ürünüydü. Kısa filmin dinamikleri neler ?
Oyuncuyla nasıl çalışılır ? Ekip nasıl yönetilir ? vs bunları deneyimlediğim
bir filmdi. Bunlara rağmen önemli bir başarı elde ettim ilk kısa filmimle.
Ondan sonra gelen Sızı filmimle de aynı süreç devam etti. Yara filmi ise benim
uzun metraj için provalara başladığım bir süreçti. Tamamı profesyonel bir kadro
ekip ve ekipmanlar neler yapabiliriz bunu görmek istedim. Bu filmlerle ben
nasıl bir sinema yaratmak istiyorum. Seyirciye ne tür deneyimler yaşatmak
istiyorum. Ekibi nasıl kurmam gerek gibi önemli detayları görüyorum. Kısa film
bu konuda önemli bir alan. Önemli bir özgürlük alanı. Bunu filminiz ne kadar
bağımsız şartlarda yapılıyor olsa da uzun metrajda asla bu kadar özgür
olamazsınız.
Son olarak sevdiğiniz yazarlar, yönetmenler kimler?
Ben yazar olarak hariki murakami’nin kitaplarını çok seviyorum. Yönetmen olarak ise filmlerini merakla beklediğim diye söylemek isterim. Farhadi, Mungiu, Innaritu ve alfonsu cuaron diyebilirim.