“Kar Kuyusu”,
“Küçük Yalanlar Kitabı”, “47 Numaralı Kamara”, “04:00” ve “Körburun”isimleri
romanlarından ardından ilk öykü kitabı “Aşka İnanmayanlar İçin Aşk
Öyküleri” ile edebiyatseverleri ile
buluşan Hikmet Hükümenoğlu ile mini bir röportaj gerçekleştirdik.
-“Aşka
İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri”; “Arıların Yön Duygusu”, “Mersedes 80”, “Aşka
İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri”, “Sumru, Cemre ve Ben”, İki Kişi Bir Bavula
Sığmak Zor”,”Hudut”, “Siyah Atlarla Geldiler” ve her hikâyeden sonra yer alan Aşk Öyküleri- No.1, No.2, No.3, No.4,
No.5,No.6 olarak adlandırdığınız altı
kısa metinden oluşuyor ve sizin ilk öykü kitabınız. Tema olarak aşka ağırlık verme
ama aşkın sonu mutsuzluğa giden tarafını tercih etme nedenlerinizi öğrebilir
miyiz?
Böyle bir tema
seçmemin sebebi kendimi biraz zora sokmaktı aslında. Romantik edebiyat, okur
olarak da yazar olarak da çok ilgimi çeken bir tür değil. Romantik olmayan aşk
öyküleri yazmak nasıl olur, onu denemek istedim. Sorunuzun ikinci kısmı ile
ilgili şöyle bir düşüncem var: Aşkın sonu mutluluk olsa, aşkın sonu olmazdı.
-“Körburun”
adlı romanınızı öykü olarak yazmaya
başladınız ama sonrasında bayağı hacimli bir roman olarak okuyucunun karşısına
çıktı. “Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri”için nasıl bir yazma süreci
gerçekleşti?
Çok daha kısa
sürdü ama çalışma temposu olarak pek farklı değildi. Ancak öykülerin romanlara
kıyasla farklı bir ruh hali var, daha yalın, daha az matematiksel. Bu da
elbette yazma sürecine yansıyor. Kendimi daha özgür hissettiğimi söyleyebilirim.
Öyküyle novella arasındaki sınırı zorluyor ama bence Alice Munro, müthiş
yetenekli bir yazar.
-Öykü yazma
nedenlerinizi ve yazar olarak öykünün
hayatınızdaki yerini, en sevdiğiniz yazarları ve öyküleri öğrenebilir miyiz?
Öykü yazmayı,
roman yazmaktan ayrı tutmuyorum. Birini neden yapıyorsam diğerini de aynı
sebeple yapıyorum: Çok sevdiğim için. En sevdiğim öykü yazarları, Sait Faik
Abasıyanık, Mahir Ünsal Eriş, Behçet Çelik ve Alice Munroe. Daha onlarca isim
sayabilirim.
-Hikâyelerinizdeki
gizli mizah, altı kalın kalın çizilmeyen ama hiçbir fırsatın da kaçırılmadığı
minik dokundurmalar okuyucuyu etkisi altına alıyor. Eski kocasını bir kafede
yanında bir kadınla görüp çok önemli bir toplantıya geç kalan gizemli bir
kadın, iki oğluna arı izleme görevi veren çapkın bir baba, yabancı bir kadın
gazeteciyi sınır kentindeki bombalanmış otel odasında alıkoyan bir adam,
siparişle yaptığı pastaların içine minik yazılar koyan Faik Bey, kullandığı
Mercedes’e takıntılı bir şoför öykülerinizdeki
kahramanlardan bazıları. Aşkın farklı yönlerini farklı karakterlele
anlatıyorsunuz. Sizin için nasıl bir öykü kitabı “Aşka İnamayanlar İçin Aşk
Öyküleri”? Hikâyelerin aralarına koyduğunuz kısa metinlerin hikâyesini de
öğrenebilir miyiz?
Başından sonuna
kadar bir ilişkiyi anlatırken metni ne kadar kısaltabileceğimi merak ediyordum.
O minyatür ‘aşk öyküleri’ öyle ortaya çıktı.
-Aşktan devam
edersek sizi en çok etkileyen edebi aşklar hangileri?
Anna Karenina. Rakipsiz.