Orta
Akdeniz’in kalbi Malta’dan Akdeniz Sıcaklığındaki Öyküler “Onu Görmeye Gittim”
Kalem Ajans’ın
Türkçe’de yeterince yer bulamamış dillere ve ülke edebiyatlarına ağırlık
vererek “Kısa Öykülerden Uzun Bir Köprü” olarak adlandırdığı projede
dünyanın yedi ülkesinden yedi kısa öykü kitabı seçilmiş. Çalışmada “Bir
edebiyat köprüsü inşa ediyoruz” mottosuyla yola çıkılmış ve ülke edebiyatlarının
tanıtıldığı bu seride bütünlüğü yakalamak için çizerlere de yer verilmesi
düşünülmüş. Her kitabın kapağı için o ülkenin çizeriyle çalışılmış. Böylece kitabı
elinize aldığınızda, kapaktan öykülere kadar o ülkenin genç yetenekleri ile
karşılaşıyorsunuz.
“Onu Görmeye
Gittim” bu proje
kapsamında Mehtap Gün Ayral’ın çevirisi ile İngilizceden dilimize kazandırılmış.
Kitabın aslı Maltaca yazılmış olmasına rağmen Maltacadan Türkçeye çeviri
yapacak bir çevirmen bulunamadığından projede köprü dil kullanılarak çevrilen
tek kitap “Onu Görmeye Gittim” olmuş. Malta Edebiyatı’ndan örneklere Türkçede
çok rastlanmadığı için Malta Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden Pierre J.
Mejlak’ın Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü de dahil olmak üzere birçok ödül
kazanan bu kitabı Türkçeye kazandırılmış.
Mejlak,
Akdenizliliğin hissedilir sıcaklığı, keskin gözlem gücü ve insanların farklı
ruh hallerini gösterme becerisiyle iyi bir yazar olduğunu kanıtladığı kitapta karakterlerin
çeşitliliğine hayran olmamak elde değil. Geçmiş ile geleceğin, hayal ile
gerçeğin tam olarak neresinde olduğuna karar veremeyen karakterlerin öykülerini
okuyoruz Mejlak’ın kitabında. Orta
Akdeniz’in tam kalbinden, Malta Adaları’ndan hikâyeler anlatan Mejlak’ın
yazılarında göç, ölüm, hatıra, ev kavramı önemli yer tutuyor.
1982 Malta doğumlu
olan ve 2010’dan beri Brüksel’de yaşayan, Pierre Mejlak, gazetecilikten,
dergiciliğe, editörlüğe, ve yayıncılığa kada bir çok işte görev yapmış. Çok sayıda ödül sahibi olan Mejlak’ın
hikâyeleri İngilizce, Fransızca, Katalanca, Arapça, İspanyolca ve İtalyanca
dahil pek çok dile çevrilmiş.
Maltacadan
İngilizceye Antonie Cassar ve Clare Vassalo’nun, İngilizceden Türkçeye Mehtap
Gün Ayral’ın çevirdiği “Onu Görmeye Gittim”in Yayın Yönetmeni Nermin Mollaoğlu,
Yayın Koordinatörü Hazal Baydur. Önsözünü “Şaşaalı Karanlık” başlığı altında
Sinem Sal kaleme almış.
“Ütü Masası”, “Onu
Görmeye Gittim”, “Karga”, “Elçi”, “Onun Kokusu”, “Samira’ya Seslenmek İstiyorum”,
“Hükümet Darbesi”, “Yabancı”, ” Zeka Küpü ve Kız”, “Papağan Çığlığı”, “Narlı Ev”,
“Bu Son Yazın, Amy”, “Nuria Angels Barrera” olmak üzere on üç öyküden oluşan
kitapta birbirinden farklı karakterlerle, tanıdıklarımıza hatta kendimizle karşılaşıyoruz,
cenaze evlerine, hastane koridorlarına gidip, geçmişinden kurtulmaya çalışan
kaçakçıların yol arkadaşı oluyoruz.
Öykülerde, bir
karganın genç bir çiftin ilişkisi
seyrini değiştirdiğine, genç bir çocuğun yanmış kibrit çubuklarıyla arkadaşlık edişine,
bir kadının kocasının ölüm haberini eve
gelen bir polisten öğrendiğinde hiç olmadığı kadar rahatlamasına, ütü
masasından kurtulmak isteyen adamın yaşadıklarını, ölmekte olan bir babanın oğlunu mazide kalmış aşkının küllerini bulmak
üzere çıkardığı yolculuğa tanıklık ediyoruz. Geçmiş ve gelecek, iç ve dış,
hayal ve gerçek arasında yaşayan insanların öykülerini okuduğumuz “Onu Görmeye
Gittim” Kalem Kültür Yayınlarından 2018 yılında basılmış.
Önsözden; “...Daha
sonra küpe sol avucunda, zar zor kapı kasasına yaslanıp, gitme vaktinin
geldiğini anlayarak ayaklanan misafirlerin ellerini sıkarak görevin yerine
getirdi ve onları yolcu etti. Geçirdiği her kadını öperken kulaklarına bakıyordu.
Ve böylece her
bir kulak, uzun gecelerde, hiçbir sırrı ifşa etmeye niyetli olmayan bir yatakta
uzanırken, birinin ona anlatmasının özlemini çektiği birer öyküye dönüştü.”
Sonsözden; “...
Kadın kahverengi ceketinin cebinden şeker paketini çıkarır ve muzip bir
tavırla, bak ne getirdim, diye fısıldarken, adam ona kendisini utandırdığını
söyledi. Sonradan çok parfüm sıktığı, bu yüzden başına ağrılar girdiği, bütün
gece hapşırttığından yakınmasının da sebebi buydu. Yine sonrdan arabada adam
suskundu, bir yerde durup çok sevdiği sıcak çikolatadan içmek ister mi diye
kadına sormadı bile. Bunun yerine elli kilometre sabit hızla, tek kelime
etmeden doğruca eve sürdü. Ve annesinin ölümünden sonra kendini bir başka
ıstıraplı güzel anıdan kurtardığını düşünerek yatmaya gitti.”