Fırçası Ateş, Boyası Kumaş;
Ateş ile kumaşın büyülü dansı...
Eserlerinin
hiçbirinde kalem ve boya kullanmayan, “Azarnegari” sanatını icat eden Ahad
Saadi ile 3 Temmuz 2018 tarihine kadar Emaar Square Mall Art Gallery’de devam
edecek olan “Aşk ve Yaşam Temalı AZARNEGARİ” Sergisi ve sanat yaşamı üzerine
konuştuk.
-Sanatsal
çalışmalarınızdan, kendinizden , “Azarnegari” tekniğinden bahseder misiniz, ilk
nasıl keşfettiniz bu tekniği?
1980 yılında Tebriz’de
doğdum ve büyüdüm. Çocukluktan itibaren ateşle oynamayı çok severdim ve 8-9 yaşlarımda
evimizin bahçesinde ateşle ile deneyler, denemeler yapardım. Çok yaramaz ve
tehlikeli bir çocuk değildim. Aslında ailem ateşten uzak tutmaya çalıştı ama
yaptıklarımın deneyim halinde olduğunu görünce evimizin bahçesinde deneyler
yapmama izin verdiler. Babam Tebriz’de halı taciriydi, onun yanına giderdim.
Orada çalışanların çizdiği desenlere bakardım, desenler, çizimler her zaman
gözümün önündeydi. İlkokulda da
enteresan resim çalışmalarım vardı.
Sonra bir gün
hatalı olarak korun yan tarafta duran annemin kumaşlarına sıçraması ile başladı
herşey. Korun kumaşları yakması ve birbirine yapışmalarını gözlemlememle
sanatımım ilk oluşumları meydana geldi. Ateş söndü o anda ama kumaşlar
polyester olduğu için birbirine yapışmıştı. Sonra makas ve ateşin malzemeleri
geldi. İlk eserimde; A5 boyutunda idi. Çalışırken üzerinde yeşil olsun dedim-yeşillik oldu, mavi
olsun dedim - deniz oldu, küçük bir tekne. Ortaya çıkan tabloyu annem ve
babamda çok sevdi. Bu tablo Tebriz’de evimizde koleksiyonumda duruyor. Tabloyu
ailemin sevmesi de bana pozitif etki yaptı. Böylece başlamış oldum. 1999
yılında da ismini koyduk. Araştırdık, hocalarla konuştuk. Azarnegari benim bir
anlamda çocuğum ve ona ben isim vermek istedim. “Azar” ateş, “Negari” çizim yapmak demek yani
“ateşle çizim yapmak”. Farsça bir kelime. Ben fırça, boya, yapıştırıcı
kullanmıyorum. Ateş ve kumaş benim malzemelerim. 2011 yılında da üniversitede Grafik Bölümü’ne girdim fakat
Azarnegari üzerine fazla düşemeyeceğimi düşünerek ayrıldım ve kendimi sadece
sanatıma verdim.
Küçük kumaş
parçalarını 20-25-26 kat yakarak ortaya çıkıyor işler. Mesela sarı renk için
bir çok rengi bir araya getirip yakmak gerekiyor, ona göre tonlarında da farklı
renkler denemek gerekiyor. Renkleri deneyerek buluyorum. 19 senenin çabasıdır
bu tablolar, işler. Bazen bir hadise ile çıkıyor kendisi gibi, bazen cesaret o
hadiseyi çıkarıyor. Bana bazen “sanat delisi” diyorlar. Doğru aslında.
Hakikaten emek var. Ben atölyemde günde 8-10 saat çalışıyorum. Eşim Parisa’da
sanatçı, onun sağladığı pozitif enerji ile de bazen 15 saate kadar
çalışabiliyorum. Ruhum o kadar çok doyuyor ve eğleniyor ki başka birşeye
ihtiyaç duymuyorum
-Sanatınıza ,
eserlerinize olan ilgiden memnun musunuz?
2008 tarihinde Azarnegari tekniği, İran’ın
başkenti Tahran’da Milli Kültür Bakanlığı uzmanlarınca onaylandı ve yeni bir
sanat tekniği olarak adımla kayıtlara geçti. Aynı yıl, İran Milli Kültürel
Yayınlar ve Eserler Kurumu tarafından da resmi eser olarak kayıt altına alındı.
2014’te İran İstanbul Başkonsolosluğu tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen törende
Türkiye’de yaşayan en ünlü isimlerin içinde takdire layik görüldü ve “İran’ın
Değerleri Ödülü” takdim edildi. İran’ın
Bilim Bakanı, Azarnegari tekniğini Unesco
kurumuna gönderilmek üzere seçti, Unesco senede bir kere toplanıyor ve
beş sene içinde de sonuç çıkacak. Bu da çok büyük gurur verici benim için.
-Çalışmalarınızda
nelerden ilham alırsınız?
Sanat güzel
olsun, emek olsun, mesajı olsun. Bu üçgeni kurduğun zaman bir sanat eseri
çıkıyor ortaya. Ben bu güzellik, emek, mesaj yolunu seçtim. Yaşamda çok sıkıntı
var. Açlık, savaşlar, gergin insanlar. Negatif enerjiyi herşeyden alıyoruz. Ben
tam tersini yapmaya çalışıyorum. İnsanların çok çalıştıklarında dinlenmesi
gerekiyor ruhumuzunda öyle. Ben sergilerimde bunu başardım, görüyorum. Gelenler
başka bir atmosferde olduklarını hissettiklerini, çalışmalarımın içine
girdiklerinde pozitif enerji aldıklarını söylüyorlar. Sanat dendiğinde de
insanın ilk aklına gelen güzellik değil midir? Aşk- sevgi ve yaşam. Bir de
zaman tek yönlüdür. Ama ben eski tablolarıma baktığımda bana zaman dönüyor.
Benim açımdan bu kazanmak oluyor. Ne kadar özel tablo ortaya çıkarırsam zamanı
o kadar az kaybetmiş oluyorum.
-Sergide üç
boyutlu çalışmalarınızda var. Heykelleriniz hakkında neler söylersiniz?
Dünyada heykelin
bambaşka bir yeri var. Ben de heykel çalışmalarıma 2012 gibi başladım. Heykelde
de bambaşka bir hal alıyor Azarnegari. Resimden daha fazla zaman ayırmam
gerekiyor. Arka taraflarını daha fazla koruma yapmam gerekiyor. Heykel işlerimi
de çok seviyorum. İşime çok odaklanıyorum, bazen uykuda işin devamını
görüyorum. Bu heykel çalışırken daha çok oluyor. Fikrin en verimli, en temiz
olduğu anlar uyku anları, dışarıdan bir etki de olmuyor. Çalışırken işlerimi o
kadar çok düşünüyorum ki rüyamda bile devam edebiliyorum.
-“Azarnegari”nin bütün zamanınızı aldığınızı söylediniz ama
başka uğraşlarınız, hobileriniz var mı?
12 senedir Jeet
Kune Do çalışıyorum. Bu sporda da çok iyiydim. Dediğim gibi Jeet Kune Do’da çok
çalışmak isteyen bir spor. Zamanında araştırdım o konuda çok iyi hocalarda var
ve bir süre, bir yaştan sonra bu sporu
aynı seviyede yapamazsın. Ama sanatta bu tersi olabiliyor. Ben bu iki yolumdan
sanatı seçtim. Jeet Kune Do’nun sanatım üzerinde çok önemli etki oldu ama.
Özellikle kasları kontrol etme ve nefesi
tutma konusunda. Çünkü işlerimi yaparken kasları ve nefes çok önemli. Ayrıca
Azarnegari çalışırken pozitif olmak gerekiyor çünkü ateş darbelerini iyi
ayarlamazsan kumaş bozuluyor.
-Son olarak
Emaar Square Mall Art Gallery’de açılan serginizden bahseder misiniz?
Sergim Aşk ve
Yaşam Temalı Azarnegari. İran’ın eski kültüründen olan (tezhip ve minyatür)
desenlerden ilham alarak yaptığım modern resimler. Düşüncelerimi,
hissettiklerimi ve duygularımı felsefi hikâyeler, mitoloji üzerinden aktarıyorum. Anlatımda da; dünya
barışı, insan sevgisi, aşk, güzellik temalarını kullanıyorum. Bu sergi de her
zaman söylediğim gibi aşk ve yaşam temalı. Tamamen özgün çalışmalar. Açılışı
Sayın Prof.Dr. İlber Ortaylı yaptı. Emaar Square Mall Genel Müdürü Sayın Müge
Tuna, Başarılı iş kadını Sayın Demet Sabancı konuşma yaptılar. Sergiden,
ilgiden çok memnunum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder