Hukuk Fakültesi
mezunusunuz. Resim ve seramik çalışmalarına nasıl başladınız?
Hukuk öğrenimi görmüş olmaktan çok mutluyum. Bu
benim seçimim. Hukuk öğrenimi bana paylaşımı, birlikte
yaşama duygusunu, toplum yapısını öğretti. Çünkü biz "68'lilerin yetiştiği dönem, kargaşa ve
kavga dönemiydi. Kavramlar yerine oturmamıştı. Sonra da darbeler sürdü. Ne var
ki geçen zaman içinde özgürlüğü, haklara sahip çıkmanın ne olduğunu; sınıf
çıkarları uğruna yayılmacılarla birlikte toplu öldürmelere nasıl
giriştiğini, okuyarak, tartışarak öğrendik. Hukuk fakültesinde o yıllarda
Üniversite özerkliğini yaşatmaya çalışan; kitaplıklarımızda kaynak sıkıntısı
çekmememiz için biz öğrencileriyle iletişimi her an
sürdüren hocalarımız vardı.
Sanat
çevresiyle ailemin kurduğu bağları, orta öğrenimim sırasında İzmir'de,
sonrasında da İstanbul'a gittiğimde de sürdürdüm. Yazarlar, şairler
yontucular, ressamlar hep dostlarım, yol göstericilerim oldu.
Resim çalışmalarım ortaöğretimden bu yana sürüyordu. Seramik çalışmaya
bir üçüncü boyut biçimlendirmeler yapmak gereksinimi duyduğum için başladım. Ne
var ki, ben "sır" bilgisinin kimyasına erişemediğim için bir
" toprak pişiricisiyim (terracottacıyım.). Yalnızca çamuru ve
oksitleri kullanabiliyorum. Önceleri üçüncü boyutu, kağıt hamuru ve
ahşapta denedim; ardından çamurda karar kıldım.
.
Öykü ile başlayan edebiyat yolculuğunuzun başlangıcını ve
denemelere giden süreci öğrenebilir miyiz?
Öykü, bu
denli toplum sorunları için bir anlatım yolu olmaya yetmedi. Deneme ve
günlük gazetelerde makaleler yazmaya başladım. Bir on yıl aradan
sonra öykü ve düş anlatımlarına (tahkiye) döndüm.
Deneme yazmak, sanat dillerinden birini kullanmaktan
çok başka bir çalışma değildir. Çünkü her ikisi de birlikte düşünmeye
içtenlikli birer çağrıdır. Aynı nedenle biçimlendirme isteği bir düşleme
ile başlar; kurgulanır ve sanat biçimine dönüşür.
Çeşitli sanat
dergilerinde yayımlanmış yazılarınızı bir kitapta bir araya getirme kararını
size aldıran neydi?
Dergilerde
yayımlanan denemelerimden seçkiler yaparak kitaplaştırmak isteği
dayanılmaz olmuştu. Aldığım yaşlarla birlikte yaşanılanı bir zaman dizgisi
bile gütmeden, bir ömrün belleğine sığdırmak, insanlığın
yaşanılanlardan bir kıssa olarak kendine pay çıkarmak yerine, süregiden
düzen içinde egemen olan kültüre yakasını kaptırarak yeni bir teslimiyet
kültürü yaratmasıdır. Bu yeni kültür, zamanı bile kavun gibi dilimleyip,
yeniden adlandırmış, her şeyi küresel birer buyruk haline sokmuştur. Bu
nedenle insanlığın, bilginin yerine konulanlarla; zamanın ve gerçeklik
duygusunun yerine konulanlarla yapay bir matrix içinde kendisinin yeniden
doğumunu beklemeye yargılı kılınması kaçınılmaz sayılmak istenmektedir.
Bense, bu yazgı yerine tüm yeryüzü canlılığına yerküreye daha güvenle ayak
basabilecekleri yepyeni bir toprak dilemek istedim.
“Kaypak Yüzeyde”
kitabınız ana başlığı. Bu başlığın bir hikayesi var mı?
Kaypak Yüzey yeni kuşağın tutsak
alındığı bir yoksunluk alanıdır. Yeni kuşak için her şey bir yeryüzü egemeni
güç tarafından tüketmesi için sunuluyor. “esimulatio” yöntemi öylesine ileriye götürüldü
ki “Postmodernizmden” sonra ”Post truth” dönemi başlatıldı. Artık gerçeğin
yerine konulmuş olanla yaşamı sürdüreceğiz.
Kitabınızı
hazırlarken daha önceki yazılarınız üzerinde bir güncelleme yaptınız mı? Hazırlık sürecinizde neler yaşadınız?
Çoğu yayımlanmış yazılarımı
düzenlerken arada bir anlatıma şimdiki zamandan katılma ihtiyacı duydum. Bu
nedenle de denemelerimin yayımlanma tarihlerini belirtmenin gereksiz olacağını
anladım. Bir ömrün çerçevesine sığan yaşamış olduklarımın izleri bu kitapta yer
alan tarihsiz denemelerim, aynı ömrün geçmişle şimdiki zaman arasında gezinen
bilincimin gölgesidirler.
Sanat üzerine
denemeler yazan bir ressam olarak Ziya Gürel Türkiye’de deneme yazmak üzerine
neler söyler?
Geçmişten bugüne bakınca yazdığım
hiçbir denemede yaptığım ya da yapamadığım resimden söz etmediğim gibi
resimlerimde de, seramik biçimlendirmelerimde de betimlemelerin ya da anlatım
tuzağına düşmediğimi görmek bana güven veriyor. Olguları, olayları anımsatmaya,
kaynakları yeni kuşaklara aktarmaya özen gösterdim.
Yeni eserlerinizi
görebileceğimiz sergi ve yeni yazılarınız okuyabileceğiz kitap çalışmanız var
mı?
Yılda birkaç kez sergi düzenlemelerim covit-19 salgınına karşın
sürüyor. Yayın olarak sırada Öyküler Kitabım " Sessizliği Dinlerken ile
Düşler Kitabım " ve Gezi Notlarım var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder