Sizi tanıyabilir miyiz?
Özgür Dereli, 1972 de Giresun’un Bulancak ilçesinde dünyaya
gelmişim. Yaklaşık 6 yıl Giresun’da yaşadıktan sonra Antalya’ya taşındık.
Çocukluğum ve ilk yetişkinlik dönemim Antalya da geçti. 1987’de başladığım
Tiyatro yolculuğum; 1991 de İstanbul’a gelip değerli ustam (huzur içinde
uyusun) Cengiz Özyurt’un çocuk tiyatrosunda çalışmaya başlamamla ilk alın teriyle
para kazanmama sebep oldu. Cengiz abi’nin en önemli özelliği kendisinin Türkiye
ve Balkanlarda ödüller almış bir ilizyonist olması ve bu yeteneğini çocuk
oyunlarıyla harmanlayıp ürünlerini bu şekilde sergiliyor olmasıydı. Kendisinin
yanında yaklaşık iki yıl çalıştıktan sonra Antalya’ya Devlet Tiyatrosu
açılacağını öğrendiğimde Antalya’ya gidip çalışmaya başlamak istediğimi Cengiz
abiye söylediğimde onun cevabı;
_ Oğlum gitme burada kal Konservatuara burada hazırlan ben de sana el
vereyim yeteneğini geliştir, benim yaşım ilerliyor sen de benim oğlum
sayılırsın sen kaldığı yerden devam edersin, hem de eninde sonunda geleceğin
yer burası…
Olmuştu. Ama ben inat edip 1993 yılında Antalya Devlet Tiyatrosunda
Mustafa Avkıran, Mehmet Büyükağaoğlu, Zigrith Zeberich,den aldığımız
oyunculuk, dans, diksiyon eğitimiyle 1993 ilk sezonunda Engin Cezzar’ın yöenettiği
“ Bir Akdeniz Müzikali- Kadı” oyunuyla
Devlet Tiyatrosu sahnesine adım atmış oldum. Ardından 1995 yılında Dokuz Eylül
Üni. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde oyunculuk eğitimime başlamış oldum. 1999
yılında okuldan mezun olduktan sonra Antalya’ya borcumu ödemek için Devlet
Tiyatrosuna geri döndüm. Antalya’da 2003 yılına kadar çalıştım. Bu süreçte
Akdeniz Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışma fırsatım oldu. 2001
yılında mezun olduğum okulda yüksek lisans eğitimime başlasam da eğitimimi 17
yıl sonra 2018 yılında afla geri dönerek tamamlama fırsatını bulabildim. 2004
yılında Cengiz abinin söylediği gibi İstanbul’a taşındım. 2014 yılında
başladığım İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oyunculuk kariyerime devam etmekteyim.
Rol aldığınız kısa filmlerde oynamayı kabul etmenizdeki
en önemli unsur neydi? Kısa filmlerde oyuncu olarak , oyuncu olarak oyuncu olarak o filmde rol almanızı
etkileyecek unsurlar neler? Kısa filmlerin oyuncu açısında uzun metrajdan bir
farkı var mı?
Rol aldığım kısa filmlerde oynamayı kabul etmemde ki en
önemli sebep (Mehmet Tığlı ile tanışana kadar) öğrenci filmlerine yardımcı
olmak ama bir yandan da bu filmlerde oynarken kendi oyunculuk deneyimimi
geliştirebilmekti. Çünkü her ne kadarda
kısa film olsa da sonuçta yapılan iş sinema filmiydi. Benim bu konuda en büyük
şansım oynadığım kısa filmlerde başrol oynamamdı. İlla ki gelen senaryolarda
seçici olmaya çalışıyordum. Bu tarz filmlerin çok fazla maddi bir karşılığı
yoktur. Oyuncu ister istemez oynayacağı role odaklanıyor. Bu yüzden de ben
şanslı bir oyuncuyum. Ne zaman Mehmet Tığlı ile çalışma fırsatı buldum o zaman
anladım ki kısa filmlerin de uzun metrajlardan bir farkı yok. Tek fark çalışma
süresi daha kısa. Mehmet Tığlı projeleri tam bir sanatsallık içerdiği için onun
kısa film projeleri bana göre Türkiye de adı önemli yönetmenlerinin uzun
metraj projelerinden bir farkı
olmadığını gösterdi.
Bana göre kısa film senaryoları basit ya da geçiştirilecek
bir senaryo tipi değil. Uzun metraja göre senaryo konusunda işiniz daha zor.
Çünkü uzun metrajda işlediğiniz konuyu ya da hikayeyi anlatma zamanlamanız,
altını çizmek istediğiniz durum, oyuncunun rol yapma durumunu göz önünde
bulundurduğunuzda bol minütajınız var. Fakat kısa filmde hikaye, rol yapma,
konuyu anlatma zamanlamanız daha kısa olduğu için (filmin süresi bakımından)
işiniz daha zor. Hikayenizi en kısa zamanda en iyi şekilde anlatmalısınız.
Oyunculuğunuzu da en iyi şekilde, en iyi performansla göstermek durumunda
olduğunuzdan kısa film çalışması daha zor gelmektedir bana.
Oyuncu seçimine gelince; Mehmet Tığlı ile “ Bir Vapur
Masalı” filminde oyuncu olarak çalışma fırsatımın yanında diğer kısa
filmlerinde hem “cast direkterü” hem de “oyunculuk koçluğu” yapmak şerefine
erdim. Oyuncu seçimi gerçekten çok zor. Kısa filmde oyuncuyu popüler olduğu
için seçme şansınız yok. Tek şansınız var “role uygunluk, en iyi performans, bu
kısa süre içinde hikayenizi en iyi oynayacak oyuncu” bağlamında bu kişiyi
bulmak. Yani kısa filmde en büyük belirleyiciniz role uygunluk ve liyakat. Kısa
filmde oyuncu seçiminde popülist yaklaşımlar çeken yönetmen bakımından
dezavantaj , ben bu oyuncuyu tanıyorum nasılsa yapar, oynar tadında yaklaşan
yönetmen emin olun kaybeder. Çünkü bir kısa film çekiyorsanız ve filminizi yurt
dışında festivallere yollamak istiyorsanız emin olun bizim ülkemizde ki gibi
filmde kim oynamış diye bakmıyorlar. Film nasıl çekilmiş, hikaye nasıl dile
getirilmiş, oyuncu performansı –kim olduğuna bakılmadan- konusunda
değerlendiriliyor. Bir handikap da filmde popüler oyuncu varsa işinize çok karışıyor
yönetmeni hafife alıp onun doğrultusunda hareket etmeyip filmi kendi oyunculuğu
içinde evriltme durumuna giriyor, bir nevi yönetmeni olumsuz etkileyebiliyorlar.
Oyuncu olarak kısa film çekimleri sırasında yaşadığınız
zorluklar oluyor mu?
Oyuncu olarak böyle bir zorlukla karşılaşmadım. Aslında
zorlukla karşılaşmak sizin beklentilerinizle alakalı. İşin özü kısa filmde size
“ aşk bahçesi vaat edilmiyor”
Türkiye’de ve dünyada kısa filme bakışı oyuncu olarak
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oyuncu bakımından Türkiye de kısa filmlere bakış açısı çok
fazla hafife alınmış durumda. Yani basit karşılanıyor. Oyuncu adına kısa film
kültürümüz yok maalesef. Bunun nedeni kısa film dediğimizde öğrenci filmi diye
bakılmakta bu nedenle kısa film hafife alınmakta. Dünya da ise kısa film tam
anlamıyla bir sanat mantığında görüldüğünden oyuncu gözünde bir uzun metraj
neyse kısa film de aynı şekilde görülmekte.
Türkiye’de kısa film bazı yönetmenler açısından uzun
metraj için bir basamak olarak değerlendiriliyor. Oyuncular açısından böyle bir
değerlendirme söz konusu olabilir mi?
Kısa film bende bir oyuncu olduğum için hiçbir zaman uzun
metraja yükselme basamağı olarak görülemez. Çünkü ikisi de bambaşka tarzlar.
Evet kısa film oyunculuğu diye bir tarz ya da oyunculuk yaklaşımı olmamasına
karşın ikisi de farklı tarzlar oyunculuk adına benim için.
SON OLARAK:
Mehmet hoca benim kısa filme bakış açımı
değiştirmekle kalmadı oyunculuk bakış açımı, oyuncu yaklaşımımı da olumlu yönde
etkileyerek bunu bir üst seviyeye taşıdı. “Bir vapur masalı” filmi ile ABD den
iki tane en iyi erkek ödülü alma fırsatım oldu. Bu aldığım ödüller benim
oyunculuk bakış açımda “ oyuncunun ne söylediği değil rolünü ciddiye alıp nasıl
performans gösterdiği” değişmesine katkı
sağladı. Bunun nedeni oyuncular genel olarak
tiyatroda ya da filmde metne bakarak ne kadar repliğim var diye
bakarlar, replik az ise bu onun performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Ama
bir oyuncu bilmelidir ki hikayede ne kadar kilit noktası olduğu. Seyirci ne
kadar çok replik söylendiğini izlemez düğüm noktalarını, hikayenin açarlarını
ve onu etkileyecek duygularına hitap edecek en ufak bir tebessümden etkilenir.