1900 yılında Atlanta’da, kadınlara oy verilmesi için çalışan Mary Isabelle ile avukatlık yapan Eugene Mitchell’in ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Margaret, okumayı öğrendikten sonra gündüzleri ortadan kayboluyor ve geceleri de odasındaki küçük lambanın yanında saatlerce yazıyordu. Bir gün annesine matematikten nefret ettiğini ve bir daha okula gitmek istemediğini söylediğinde annesi sakin bir tavırla elinden tuttu ve onu iç savaşta yıkılmış, bomboş çöle benzeyen bir köye götürdü. “Savaş, geçmişte oldu ve yine olacak” dedi ve devam etti: ”İşte o zaman herkes her şeyini kaybeder, herkes eşittir artık. Zekaları ve ellerinin gücünden başka hiçbir şeyleri yoktur, sıfırdan başlarlar her şeye…” Bu konuşmanın ardından okula geri döner.
Bir süre sonra Amerika Birinci Dünya Savaşı’na girince Atlanta’da askeri eğitim gören Harvard Öğrencisine aşık olup nişanlanır. Kısa bir süre sonra Henry’nin cephede ölüm haberi geldiği sırada annesinden gelen bir haberle sarsılır. Annesi İspanyol gribine yakalanmıştı ve onu son kez göremeden kaybetti.
Margaret, içinde bulunduğu çevredekilerden farklıydı; daha özgürlükçü, bir kadından beklenmeyecek ölçüde sert ve açık sözlüydü.
1922 yılında ilk evliliğini yaptı. Bu evlilikle düzensiz gelirle yaşamanın sıkıntılarını öğrendi ve yazı başına 25 dolar aldığı “Pazar yazıları” yazmaya başladı. Bir yılı bulamayan evliliğin ardından düğününde kocasının sağdıcı ve editör John Marsh’la evlendi. Yeni evliliği ile birlikte birkaç ay sonra ayak bileğini kıran evde kalmak zorunda olan Margaret, eşini her gün kütüphaneye gönderiyor ve ondan tarih kitapları getirmesini istiyordu. Eşinin kitapları yutarcasına okuduğunu gören John, bir gün neden kendi kitabını yazmadığını sordu. Bunu olumlu karşılayan eşine ikinci el Remington daktilo hediye etti. Satış rakamı İncil’le yarışan, Rüzgar Gibi Geçti, oyalanmak isteyen Margaret’in dikiş masasının üzerine yerleştirdiği bu daktiloda başlandı.
Yazdıklarını sadece eşi ve arkadaşı Lois’e okutan Margaret, önce romanının finalini ardından farklı bölümleri yazdı. Üç yılın sonunda romanın büyük bir kısmını tamamlamış ama heyecanını kaybetmişti. Daha sonra tanıştığı bir yayıncı ile konuşurken, onu o kadar etkiledi ki ona günün birinde bir kitap yazarsa önce ona okutmasını söyledi. Bu konuşmayı bir arkadaşına anlatmış sonra da bir başkasının “düşünsene Peggy kadar salak bir kitap yazacak!” mırıltısını işitti. Bu söz üzerine kitabı yayıncıya gönderdi. Gelen mektupta yayımcı kitabı tamamlaması için Margaret’e adeta yalvarmıştı.
1936 yılında tamamlanan ve 1037 sayfa olarak üç dolara satışa çıkan kitap, ilk üç ay içinde bir milyon satarak Margaret Mitchell adını Amerikan edebiyatının en ünlülerinden biri haline getirdi. Sonrasında romanın film haklarını elli bin dolar karşılığında yapımcı David O. Selznick’e sattı.
Roman ertesi yıl Pulitzer Ödülü’nü kazandı ve üç yıl sonra başrollerini Clark Gable ve Vivien Leig’in paylaştığı filmi ile on dalda Oscar’a layık görüldü.
Margaret, kitabın yirmi beş dile çevrildiği zaman zarfında kendisine gelen tüm okuyucu mektuplarını cevapladı ve bir daha kitap yazmadı diye bilinse de doksanlı yılların ortalarında savaşta ölen nişanlısına yazdığı mektuplar arasında başka bir romanın el yazmaları çıktı ve mektuplarla birlikte satışa sunuldu.
11 Ağustos 1949 yılında kırk dokuz yaşında evinden üç blok ötede karşıdan karşıya geçerken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.