1434,82,2x 60 cm,
yağlıboya, Londra Ulusal Galerisi
Ticari
ilişkilerinden dolayı Flaman topraklarına giden İtalyan taciri Giovanni
Amolfini ile Giovanna Cenami’nin evlenmelerini konu alan 1436 tarihli
“Arnolfini’nin Evlenmesi” adlı tabloda sanatçı, Flaman Sanatındaki belgesel
gerçekliği ve yoğun sembolizmi ortaya koymaktadır.
Burada günlük
yaşamdan alınan bir kesitin, Flaman geleneğine uygun olarak tüm detaylarıyla
yansıtıldığını, resmedilen nesnelerin gelişigüzel seçilmeyip, belli bir mesajı
iletmek için grafik plandaki konumlarının büyük bir özenle belirlendiğini,
objelerin ve renklerin sembolik değerler dikkate alınarak seçildiğini,ışığın
etkilerinin önem kazandığını ve nesnelerin dokusal özelliklerinin özenli bir
şekilde vurgulandığını görmekteyiz.
Mekan içi
perspektifiyle resmedilen bir gelin odasında evlenen çift el ele tutuşarak
bağlılık yemini eder vaziyette tasvir edilmişlerdir. Arnolfini sağ elini
kaldırarak yemin ederken, karısı da elini karnının üzerine koymuştur. Resmi iki
eşit parçaya bölen dikey eksen üzerinde birleşen çiftin elleri resmin odak
noktasını oluşturmaktadır. Bu eksen üzerinde altta çiftin ayakları dibinde yer
alan köpek, arka planda ayna ve gün ışığına rağmen mumu yanan metal avize,
konumları ve sembolik değerleriyle yapıtın içeriğine ışık tutmaktadır.
Aynaya yansıyan
görüntüden bu çiftin odada yalnız olmadığını anlıyoruz. Oda içinde çiftin
karşısında duran iki figürün görüntüsü yansımıştır aynaya. Bunlardan biri
nikahı kıyan şahıs, diğeri ise Jan van Eyck’ın kendisidir. Saatçı bu anın
tanığı olmakta ve resmiyle de evlenme olayını ebedileştirmektedir. Aynı zamanda ayna üzerine Latince olarak:
“Johannes de Eyck fuit hic”(Jan van Eyck buradaydı) ibaresini de yazarak bu durumu belgelemiştir. Ayna
kuyumcu titizliğiyle işlenmiş olup, çerçevesi üzerindeki on madalyon içinde
“İsa’nın Çektikleri” konulu sahneler yer almaktadır.
Renkler bilinçli
bir şekilde Hıristiyan İkonografyasındaki
sembolik anlamlar dikkate alınarak kullanılmıştır.
Belirli bir kuruluş
şemasına göre sembolik eşyalar yerleştirilmiştir.Bunlar ellerle aynı doğrultuda
bulunan tavana asılı duran ve gündüz olmasına rağmen yanan bir mumun görüldüğü
avize, tesbih ve süpürgeyle birlikte
Azize Margaret heykeli arasında yer alan yuvarlak dış bükey ayna ve
eşlerin ayakların dibinde bulan köpektir.Özellikle bu tür köpeklerin sadakat
sembolü olarak kadınlarla birlikte kullanıldığı görülmektedir. Ana niteliği
evlilikte sadakat olan bu köpeğin, burada da aynı işleve sahip olduğu bellidir.
Köpek ve çiftin birleşen elleriyle aynı doğrultuda yer alan avizenin metal
olması ve üzerinde bir tek mumun yanması
nedeniyle, ruhu aydınlatan Tanrı ışığı gibi bir anlama işaret ettiği
fark edilmektedir. Küçük tahta
Antakyalı Azize Margaret heykelciği, doğum
yapan kadınların koruyucusudur ayrıca
Meryem’in kadınların sevgisi üzerindeki hakimiyeti ve analık
nitelikleriyle bir bütün teşkil ederek iffetli ve saf aşk kavramlarıyla
birlikte Kutsal Aile olgusuna işaret etmektedir. Arnolfini yemin ederken,
eşinin onun sürdüreceğini belirten bir hareketi yapmakta oluşu da bu anlamsal
niteliklere uygundur.
Sanat tarihinin
ünlü ve popüler yapıtları arasında önemli bir yeri olan bu tablo, Avrupa resim
sanatının evlilik teması işleyen ilginç ve öncü örneklerinden biridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder