Neden beni evden almadı? Geç kalmayayım derken erkenden geldim. Karnım
açıktı, bari yemek gelene kadar beklerken guruldamasa. Birden çok yersem ve elbiseden
midem çıkarsa. Bunu giymeseydim, ama bu geceye de öteki elbiseler hafif olurdu.
Keşke çantama kepekli bisküvilerden atsaydım. Bu küçük çantalara sığma diye
özel bir eğitim var mı acaba? Eğer varsa acilen gitmem gerekiyor. Burası da
gerçekten havalı bir yermiş. Biraz araştırdım gelirken ama o yazılanlardan da
iyiymiş. Hala inanamıyorum beni buraya davet ettiğine. Tamam diğer gittiğimiz
yerlerde fena değildi ama burası nasıl diyorlar “olay”. Buluşmak için bu kadar
özel yer seçilmesinin anlamı ne olabilir? Şeyma ile aklımıza ilk gelen tabiki evlenme
teklifi idi. Evet geliyor bu akşam o teklif.
Şarap içmesem, başım ağrıyor sonra. Bu geceyi güzel hatırlamak istiyorum, -gece
muhteşemdi ama sonra başım ağrıdı- demek istemiyorum. Neyse en kötüsü bir
kadehi yavaş yavaş içermiş gibi yaparım. Gelenlerde ne hoş! “A şu şey değil mi,
hani –sanki adını bilirmişim gibi- zengin adamın sevgilisi manken”. Acaba benim
gibi ilk defa gelen var mı? Etrafıma çılgınca bakmaya devam ediyorum. Her şeyi
görmek ve zihnimde bu özel gecenin hatırası olarak saklamak istiyorum. Bu özel
gece, beklediğim o özel soru gelecek.
“Benimle evlenir misin?”. Sahiden bekliyor muyum bu soruyu? Aslında beni
buraya davet edene kadar yoktu galiba aklımda?
Ah, işte geldi gönlümün efendisi. Bendeki değişim de süper ama. Gönlümün efendisi
ne ya! Adama yüksek sesle söylesem ne düşünür acaba? Söylesem mi, yüzündeki
ifadeyi görmek güzel olur.
Menüye bak be! En havalısından verdim siparişimi. Çok güzel telaffuz ettim.
Bu akşam hem güzelim hem de havalı.Tam evlenme teklif edilecek kadınım.
İçecek siparişini de karşımdaki yakışıklı verdi, karışmadım. Bu adam
şaraptan bu kadar anlıyor muydu? Buraya sık sık geliyor mu acaba? Şimdiye kadar
merak etmediğim şeyler şimdi aklımı kurcalamaya başladı. Beraber olmadığımız
akşamlar ki, genelde beraber değiliz, daha doğrusu öyle mıç mıç sevgilelerden
değiliz. Ben de o beraber olmadığımız akşamları şimdiye kadar çok sorgulamadım.
“Ailemleyim” dedi,” iş yemeğindeyim” dedi ve bitti benim için. İş yemeklerine
çok sık gittiğini biliyorum, demek ki hamurunda varmış böyle cool olmak.
Bu takımı yeni mi acaba? Çok yakışmış. Bana da iltifat etti. “Bu akşam çok
güzel görünüyorsun” dedi. Gıcıklık yapıp “ne yani diğer akşamlar çirkin miyim”
diyecektim ama birden kendime geldim, tarafsız düşünüp her akşam bu kadar
bakımlı ve havalı olmadığımı kabul edip, hafifçe gülümseyip teşekkür ettim. Bu
akşam bende de bir havalar, hafif gülümsemeler falan. Nasıl havaya girdim.
Karşımdaki bu yakışıklı biraz gergin mi acaba? E kolay mı birazdan evlenme
teklif edecek. Yemeklerimize devam ediyoruz. Rutin konuşmalar. Günümü sordu,
gününü sordum. Ailemi sordu, takıldı, gülüştük fazla koklaşmadık, zaten burada
da koklaşılmaz herhalde.
Yemek güzeldi, pek yiyemedim aslında. Hem heyecan var, hem de hızlı hızlı
yemeyeyim, bir küçük hanımefendi olayım
dedim. “Bir küçük hanımefendi” içmeden sarhoş oldum galiba? Küçük parçalara
bölerek kibar kibar yemeye çalıştım. Yemek biran önce bitse, teklifi yapsa, ben
de o da rahatlasak diye düşünmedim değil bir kaç kere. O yüzük çıksa, evlilik
teklifi yapılsa, gözlerim buğulansa, yanaklarım kızarsa. Yüzük nasıl acaba?
Soruya bak, nasıl olacak? Süper bir espri geliyor. “İyi, ellerinden öper”. Of
ya kafamın içinden geçirdiklerimi Allah’tan sesli söylemiyorum.
Daha tatlı siparişini de veremedik. Teklif de gelmedi. Yoksa beklediğim
şeyler aynı anda mı gelecek? Pasta ve
yüzük. Tam filmlerdeki gibi. Evet oturduğu yerde düzeldi. Geliyor herhalde
teklif. Hani pasta?
“Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama ben bir süredir, aslında bayağı
bir süredir düşünüyorum ve ayrılmamızın ikimiz içinde daha iyi olacağına, hatta
senin için daha iyi olacağına karar verdim. Sen daha iyilerine layıksın.”
Bir süredir, düşünüyormuş, düşünmüş, ikimiz adına en iyi kararı vermiş, almış,
yapmış, düşünmüş, üzmek istememiş, daha iyi olacakmış, düşünmüş.... Kafamın
içinde bu kelimeler, cümleler dolaşırken o an aslında tek istediğim koca bir dilim
kremalı pastaydı. Düşündüm ve garsonu çağırıp tatlı siparişi vermenin benim
için en iyi olacağına karar verdim.