Arter’in üç
katına yayılan, küratörlüğünü Nazlı
Gürlek’in üstlendiği “Kaf Dağı’nın
Ardında” sergisi CANAN’ın 20 yılı aşan
sanat üretiminde daha önce sergilenmemiş erken dönem işleriyle, bu sergi için
ürettiği yedi yeni işi (“Hayvanlar Alemi”, “Ay Işığında Yıkanan Kadınlar”, “Dışarıda Çok Kötülük Var”, “Kuş Kadın”,
“Cennet”, “Araf”, “Garâibül’-mevcûdât”) sanatseverler ile buluşturuyor.
“Kaf Dağı’nın
Ardında” üç ana bölümden oluşuyor; Cennet, Araf ve Cehennem. Işık/gölge, iyi/kötü,
içsel/dışsal, gerçeklik/hayal, aydınlık/karanlık gibi ikiliklere dayanan ve insan ruhunun
bastırılmış ögelerini ele alan sergide nakışlar ağırlık noktasında olsa da heykel,
fotoğraf, baskı, nakış, video, yerleştirme ve minyatür gibi çeşitli işler yer
alıyor. Serginin akışında bilinenin aksine cehennem göge, cennet zemine yakın temsil edilmiş.
Giriş katında
izleyiciyi karşılayan “Kibele” adlı fotoğraf, serginin yapı taşlarından
biri olarak karşımıza çıkıyor. Ana tanrıçayı sanatçının kendi bedeniyle temsil
eden ve ilk kez sergilenen bir otoportre.Tanrıça Kibele figürü sanatçının
üretimine gönderme yapıyor. Sergide yine sanatçının kendi yüzünü kullanarak
resmettiği minyatürlerden “Şahmaran” ve tüm cinlerin anası “Şehretün’nar”,
Cennet, Cehennem ve Araf olarak kurgulanan üç sergi katındaki farklı bilinç
halleri arasında izleyiciyi yönlendiriyor.
Sergide ilk
olarak “Cennet” teması ile karşılaşıyoruz. Bu bölümde mekâna özel olarak
üretilen ve Arter’in İstiklal’e açılan cephesinde yer alan masallarda olabilecek
türden hayvan ve yaratıkların bir araya gelerek oluşturduğu bir masal diyarı “Hayvanlar Alemi” (2017) yerleştirmesi
ile buluşuyor izleyici. Parlak ve renkli kumaşlarla kaplı anka kuşu, ejderha,
yılan ve çeşitli yaratıklar İstiklal sokaklarında gölgeler olarak da karşımıza
çıkıyor. “Cennet”(2017) çalışmada ise bir silindir çerçevesinde tavandan yere
kadar uzanan kendi etrafında dönen tül kumaş; kumaşın üzerindeki insan, hayvan
ve yaratık figürleri, işlemeler, payetler,silindirle birlikte dönen gölgeler. Işık-gölge
oyunu aracılığıyla görünen ve görünmeyenler, gerçek ve kurgusal dünyalarla kurulan bağlar. Kadın figürünü çalışmalarının
ve serginin odağına yerleştiren CANAN’ın “Ay Işığında Yıkanan Kadınlar “(2017) yerleştirmesi sergiyi korumak için yapılan ritüeli andırıyor. Dolunaylı bir
Burgazada gecesinde çekilmiş videoda bir grup genç kadın başlarında
çiçeklerle kurt gibi uluyup, kahkahalar
atıp ardından denize giriyor. Bu gizemli ritüel, uzaktaki şehir manzarasıyla
karşıtlık oluşturuyor.
“Araf” temalı bölümde karşımıza çıkan ilk iş; “Kuş
Kadın”, zemini kaplayan 100’den fazla kuş figürü ve taşa oyulan yarı kuş
yarı insan kadın figüründen oluşuyor. Yerleştirme şehirde kuş besleyen insanları hatırlatıyor.
Aynı bölümde “Hezeyan” adlı video ise sanatçının sesinden hüzünlü sanal
aşk hikâyesini anlatıyor.
“Dışarıda Çok Kötülük Var” (2017)adlı
yerleştirme ise akıl hastası odasını gözetleme deneyimi yaşatıyor. Odada tüm
duvar, yatak ve yastık örtüsü sanatçının el yazısıyla kaplanmış durumda. Aynı bölümdeki pleksiglas tuğla ve fotoğraflardan oluşan “Şeffaf
Karakol” işindeki fotoğrafların hepsinde sanatçıyı görüyoruz. 90’ların
sonuna dönemin Türkiye başbakanının karakolları şeffaf olacağını söylemesinden
referans alan çalışma eleştirel diliyle düşündürüyor. “Araf”
(2017) gri tonlarının hakim olduğu tül yerleştirmede, melekler ve kuşlar
eşliğinde karanlıklardan dışarı doğru süzülen hikaye ile karşılaşıyoruz.
Son bölüm olan
“Cehennem” ise tamamen tek işten oluşuyor. “Garâibü’l- mevcûdât” (2017)adlı
yerleştirme alt katlardaki Cennet ve Araf işleriyle bağlantı kuruyor.İnsan
figürleri tamamen ortadan kayboluyor ve yerini cinler alıyor. Cehennem bizi
korkularımızla yüzleşmeye, cin dediklerimizle bir arada olmaya davet ediyor.
Eserler tek tek farklı ifadelerin, kavramların ideal tiplerini oluşturmasına
karşın, ışıksızlığın odayı sardığı anlardaki diğer katılımcılardan soyut olarak
eserlerle baş başa kalınıyor. O anlarda zihinlerden geçen düşüncelerden birinin
“hangisi benim süretim” olması şaşırtıcı değildir.
Sanatçı
kimliğinin yanında aktivist
karakterleriyle de tanınan CANAN, 1998’de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi, Resim Bölümü’nde eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul, Amerika ve
Almanya’da çeşitli misafir sanatçı programlarına katılmış ve iktidar
yapılarını, toplumsal cinsiyet üzerindeki siyasi uygulamaları, ataerkil sistemi
ve bunların bireysel beden üzerindeki etkilerini sorgulamaya devam etmektedir.
“Kaf Dağı’nın
Ardında” 24 Aralık’a kadar Arter’de görülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder