Türkiye’de
ilk defa geleneksel kilim dokuma tekniğini güncel sanata taşıyarak özgün işler
üreten Belkıs Balpınar’ın tasarımlarıda derinlik, uzay ve uzam kavramları
dikkat çeker. Uzun yıllardır fizik ve astronomiyi dokuma sanatıyla buluşturarak
ürettiği sıra dışı işlerini kapsayan seçkiyi “Dokuma-ma” sergisi ile bir
araya getiren sanatçı bu alanda en önemli isimlerdendir. Sergi 10 Haziran 2018
tarihine kadar Anna Laudel Contemporary’de görülebilir.
-Son serginiz “Dokuma-ma”, Anna
Laudel Contemporary’de açıldı. Sergiye karar ve hazırlık aşamalarınızdan
bahseder misiniz?
Birkaç
ay önce İstanbul’da menajerim Berna
Bayındır ile birlikte sergi mekânlarını gezerken yolumuz bizi Karaköy’de
Anna Laudel Contemporary Galerisine getirdi. Galeri binasının dört kat içinde çeşitli
olanaklar sunması ve ayrıca karanlık
odaların bulunması beni çok etkiledi. Galeri yöneticileri Ferhat Yeter ve Alev
Vayısoğlu ile aramızda güzel bir bağ oluştu ve hemen sergi için anlaşma yaptık.
Hazırlık için kısa birsüre vardı ayrıca
benim Bodrum’da yaşıyor olmam da işi zorlaştırıyordu. Ama eserlerin taşınması
ve sergi düzenlemesinde galerinin profesyonel organizasyonu ve Ferhat Yeter’in sergilemede gösterdiği yaratıcı
düzenleme önerilerini ve Alev Vayısoğlunun organizasyonda gösterdiği yardımları
belirtmem gerekir. Bu galerinin özel karanlık odaları ve aydınlatma şekli
eserlerin çok daha derinlikli görünmesini sağladı. Çok güzel bir süreç yaşadık. Giriş katında ilk dönem çalışmalarım
yer aldı, diğer katlarda da çok güzel bir sergileme ile benim 1980lerden bugüne
yaptığım çalışmaların yer aldığı bir retrospektif bir sergi oldu.
-Sergi mekânının eserlerinize ve
eserlerinizin mekâna etkisi nasıl oldu?
İlk
başta zaten binanın 5 katlı oluşu, karanlık odaların olması beni sergileme
açısından ürkütmüştü. Ama galeri
yönetici Ferhat Yeterin mekânı iyi tanıması ve çok yaratıcı önerileri
ile eserler ve galeri arasında da iki taraflı güzel bir ilişki kurulmuş oldu. Aydınlatma ve
gölge ile derinlik de ortaya çıkınca ben bile bazı parçalarımı yeniden
keşfettim. Pek çok değişik yerde, farklı ülkelerde, mekânlarda sergiler açtım
ama burada yakaladığımız sonuçtan çok memnunum.
Kilim dokuma alanında ilk defa farklı uygulamalar
kullanan ve bunları geliştirerek güncel sanata taşıyan önemli isimlerin başında
geliyorsunuz. Bu alanda çalışmaya başlamanıza neler etki etki? -Türk ve İslam
Eserleri Müzesi’nin Halı Bölümü’nde küratör, İstanbul Vakıflar Halı ve Kilim
Müzesi’nde kurucu müdür olarak çalışmanın , “art kilim” denilen sanat alanına
öncülük etmenize etkisi nasıl oldu?
Güzel
Sanatlar Akademisini bitirdiğimde Sümerbank’tan burs almıştım. Mezun olunca
da Sümerbank beni Türkiye’deki halı-
kilim bölgelerine gönderdi ve
araştırmacı olarak çalıştım. Anadolu’da çok gezdim ve konu üzerine çok
araştırmalar yaptım.Daha sonra Anadolu Camileri’ndeki halı ve kilimleri görünce Vakıflar Genel Müdürlüğüne müze kurma teklifi yaptım, müzelerin kuruluşundan sonra katalogları da yayınlandı, 1986 kendi tasarımlarımı kilim dokusuyla
çalışmak istedim. Anadolu kilimlerinin hayranıydım ve şimdi de hayranımdır.
Onların dokusu beni çok etkilemiştir. Kilim dokuması ile başladım ama artık ortaya çıkan işler kilim
değil. Rastlantısal bir şekilde başladı ve gelişti.
-İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar
Akademisi Tekstil Bölümü’nden mezunsunuz. Nasıl karar verdiniz bu eğitimi
almaya?
O dönem
babam Teknik Üniversitede okumamı istiyordu. Onun sınavlarına girdiğimde bir
soruyu cevapladım, diğerini cevaplamadım, bir şeklide babamı da kandırmış oldum
ama sonuçta istediğim güzel sanatlar eğitimini aldım ve sonunda babam da beni
çok destekledi.
-Güncel sanatın genel olarak
dünyadaki kargaşa ve olaylara yoğunlaştığını, sizin çalışmalarınızın ise makro ve mikro evrenlare odaklandığınızı
söylüyorsunuz. Eserlerinizde evrendeki farklı uzamsal düzlemler ve ön plana
çıkıyor. Makro ve mikro dünyaya ilginiz nasıl başladı?
Bilim
ile ilgili özellikle rastlantısallık ve kuantum fiziği, gibi yayınları okumaya
her zaman çok meraklıydım, bu konular kurgu eserlerden daha çok ilgimi
çekmiştir. Son zamanlarda varlık nedir neden varız, beyin nasıl çalışır, bilinç nasıl oluşur
konusuna merak sardım. Evren aklımızın almadığı kadar büyük ve küçük. Okuduklarım
işlerime, işlerim de okuduğum kitaplara etki etti ve ediyor.
-Kilim dokusu üzerinde yarattığınız
biçimleri, uzamdaki hareketlerin bir yansıması olarak ele alıp, dokunmamış kilim çözgüleri üzerine motifler katarak derinlik
veriyorsunuz. Çalışmalarınızdaki teknikten, aşamalardan, kullandığınız
malzemelerden, size yardım eden dokumacınızdan bahseder misiniz?
Uzun
yıllar kilim dokusunu ile 3.boyutu desenlerimle vermeye çalışıyordum. Daha
sonraları bu teknik yetmemeye başlayınca dokunmamış alanlar bırakmaya başladım
çözgülerle. Daha önce başkaları da vardı
ama 30 yıldır İstanbul’da yaşayan Fatma Hanım desenlerimi dokuyor. Nerede ise benim elim,
gözüm gibi oldu. Son yıllarda ben desni yaptıktan sonra , dijital ortamda gönderiyorum, istenilen boyutta büyütüp
tezgahın arkasına koyuyor ve başlıyor dokumaya.
Aslında zaman içinde bulduk büyük bölümleri dokumadan bırakmayı. Fatma
hanım ile süreki çok uyumlu bir çalışma ile birlikte bir evrim geçirdik ve bu
sonuçları alabildik.
Dokumadan
bırakma tekniğinde daha önce Fırat Neziroğlu
isimli yetenekli genç bir sanatçı portreler
ve figüratif desenler yaparak ve üstte kalan çözgüleri boş bırakıyordu biz ise tüm boş çözgüler
üzerinde desenleri uyguluyoruz.
-Serginizin ismi “Dokuma-ma”. Bu
sergiye adını veren teknik hakkında da bilgi veriri misiniz?
Bir gün
iki parça arasında kalan dokunmamış olan hoşuma gitti ve dokuma sırasında arka
planın dokunmadan bırakılmasının teknik olarak mümkün olduğunu ve boşlukta yer alan formların daha iyi ifade
edildiğini gördüm ve bu sergi de adını bu teknikten “dokuma-ma” dan aldı.
-Son olarak bir süredir Bodrum’da yaşıyorsunuz. Bodrum’da yaşamanızın
eserleriniz üzerine etkisini ve yeni çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz?
2006
yılından itibaren Bodrum’da yaşıyorum.
Burada kendime ve çalışmalarıma
daha çok zaman ayırabiliyorum. İşime kendimi daha çok verebiliyorum. Yeni çalışmalar olacak herhalde. Şimdilik hergün sahile gidip uzun uzun yüzüyorum.