2017'de galeri, müze ve çeşitli sergi mekanlarında düzenlenen yerli ve yabancı sanatçıların katılımıyla pek çok sergi açıldı ve sanatseverler tarafından ilgiyle izlendi. Aşağıdaki değerlendirme öncelikli olarak müzeler ve daha önce sitede (www.yenicikanlar.com) ayrıntılı yayınlanan sergi yazıları baz alınarak yapılmıştır.
Sabancı Üniversitesi
Sakıp Sabancı Müzesi, 15. Kuruluş yıldönümüne denk gelen 2017 yılında önemli ve öne çıkan
sergilere ev sahipliği yaptı. 2017’ye, bu topraklardan yetişen, Osmanlı ve
Cumhuriyet döneminde yaşamış bir sanatçı
olan Feyhaman Duran’ın “İki Dünya Arasında” sergisiyle başlayarak sanatseverlere hem sanatçıyı hem de ülkemizin geçmişini yakından
tanıma fırsatı sağladı. Eserlerinde ve hayatında gelenekle olan sıkı bağ açıkça
görülebilen Feyhaman Duran, ilk kez bu kadar ayrıntılı bir sergiye konu oldu.
11.1.2017 – 13.8.2017 tarihleri arasında Emirgan’daki müzenin iki katında
1000’i aşkın eseri, eşi Güzin Duran’la yaşadıkları ev ve atölyelerinden
eşyaları ile bugünü anlamanın yollarını da gösterdiği için izleyiciler
tarafından ilgi ile karşılandı. Sezonun 2. sergisi olarak çağdaş sanatın
günümüzdeki en önemli isimlerinden Çinli sanatçı Ai Weiwei’nin
Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Porselene Dair” 100’ü aşkın eseriyle
12 Eylül tarihinde açıldı. 28 Ocak 2018 tarihine kadar devam edecek olan sergi
sanatçının, günümüz dünyasıyla ilgili mesajlarını geleneksel Çin el sanatları
ile izleyiciye aktarması ile 2017 yılının önemli sergilerinden biri oldu. Ai Weiwei, kuşağının önde gelen kültür
figürlerinden biridir, çalışmalarının derin sanatsal ve toplumsal etkisiyle
tanınır. Geniş kapsamlı kariyeri olan sanatçının sanat yaşamı boyunca dünyayı
algılamak ve yorumlamakta sunduğu yollar sanatseverler tarafından büyük ilgi
gördü.
“Ayçekirdekleri” yerleştirmesi, Ai Weiwei’i çağdaş sanat
tartışmalarının ön saflarına çekmiş, zamanımızın en tanınmış sanatçılarından
biri haline getirmiştir. Yerleştirme,
sanatçının yapıtlarındaki sahicilik, bireyin toplumdaki rolü, kültürel ve
iktisadi alışverişin jeopolitiği gibi yenilenen temaları da açımlar. Yapıt, Mao
Zedong’u güneş, yurttaşları da ona doğru dönmüş ayçekirdekleri olarak
betimleyen Çin Kültür Devrimi propaganda posterlerini de hatırlatır.
Jingdezhen’deki hünerli zanaatkârlarca tek tek biçimlendirilen ve elle boyanan
bu benzersiz çekirdekler, toplum imgesine uygun olma baskısı ile bireyin
özgürlüğü arasındaki gerilimi de çağrıştırır.
-Arter, 2 Haziran – 13 Ağustos tarihleri arasında John
Berger’in “Görme Biçimleri” eserinden yola çıkarak küratörlüğünü Sam
Bardaouil ve Till Felrath’ın M.Ö. 1000’den günümüze kadar uzanan 33 sanatçının
resim, heykel, fotoğraf, fotoğraftan ses, film ve yerleştirme 70 eserin yer
aldığı esere ev sahipliği yaptığı segi sanatseverler
tarafından ilgi ile izlendi. Sergilenen
yapıtların herbiri yeni bir gerçekliğin belirmeye başlaması için bizi ikinci
kez bakmaya çağırdı ve yapıtların büyük bir kısmı taşımakta oldukları sanat
tarihsel referansların eleştirisini de sundu.
Bu serginin ardında yine Arter’de,
küratörlüğünü Nazlı Gürlek’in üstlendiği Canan’ın “Kaf Dağı’nın Ardında”
sergisi sanatseverlerle buluştu. 12 Eylül’de açılan sergi 24 Aralık’a kadar
devam edecek. Sergiye paralel “Kaf Dağı Konuşmaları” adı altında konuşma
dizileri de gerçekleştirildi. Canan’ın 20 yılı aşkın sanat üretiminde daha önce
sergilenmemiş erken dönem işleriyle, bu sergi için ürettiği yedi yeni iş üç ana
bölüm olarak -Cennet, Araf ve Cehennem- mekanın üç katında yoğun ilgi izlendi.
Serginin
giriş katında “Cennet” teması ile karşılaşan izleyiciler, mekâna özel olarak
üretilen ve Arter’in İstiklal’e açılan cephesinde yer alan masallarda olabilecek türden
hayvanlar ve yaratıkların bir araya gelerek oluşturduğu bir masal diyarı “Hayvanlar Alemi”
yerleştirmesi ile buluştu. Parlak ve
renkli kumaşlarla kaplı anka kuşu, ejderha, yılan ve çeşitli yaratıklar İstiklal
sokaklarında gölgeler olarak da karşımıza çıktı. İyi/kötü, ışık/gölge,
içsel/dışsal, gerçeklik/hayal, aydınlık/karanlık gibi ikiliklere dayanan ve
insan ruhunun bastırılmış öğelerini ele alan sergi 2017 yılının ilgi ile
izlenen sergilerinden biri oldu.
-Koç Üniversitesi
Anadolu Medeniyetleri Merkezi ANAMED Çatalhöyük Araştırma Projesi’nin 25.
Yılını “Bir Kazı Hikayesi:Çatalhöyük” sergisiyle kutladı. 25 Ekim’e
kadar sürecek sergi yoğun ilgi sebebiyle sanatçı, Refik Anadol’un sergi
kapsamında ürettiği medya enstelasyonunun dahil edilmesiyle 14 Ocak 2018’e
kadar uzatıldı. Unesco Dünya Kültür Mirası listsindeki Çatalhöyük’te yürütülen
bilimsel çalışmaların üç boyutlu modelleme buluntuları yeniden canlandırma,
kazı alanlarının lazer taraması ve VR(sanal gerçeklik) teknolojisiyle
Çatalhöyük binalarının deneyimlenmesi gibi interaktif sergi yöntemleri ile 9
bin yıllık tarihe sahip yerleşmeyi odağına alarak arkeolojik çalışmaların
bilinmeyen yanlarını sanat ve arkeoloji
meraklılarıyla buluşturmaya devam ediyor.
“Kapı Çalana
Açılır”, sergisiyle Abdülmecid Efendi Köşkü, Melih
Fereli ve Karoly Aliotti küratörlüğünde 15. İstanbul Bienali süresince (28 Eylül-12
Kasım2017) Ömer Koç Koleksiyonu’ndan bir seçkiye ev sahipliği yaptı. Sergideki
yapıtlar insan ve hayvan, canlı ve ölü, canavar ve melek, hareket ve durağanlık
arasındaki ilişkilere odaklandırılmıştı ve bu ikiliklerin bir denge hali içinde
buluşmalarının mümkün olup olmadığını sorguladı. Sergi izleyicileri bir tür
tanıklık etmeye davet etti; gördüklerimizden bir mânâ çıkarmaya. Sadece bu
sergi için haftanın iki günü ziyarete açılan Abdülmecid Efendi Köşkü,
sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşınca ziyaret günü 4’e çıkarıldı. Son
haftalarda kapısında giriş için uzun kuyruklar oluşan sergi İstanbul’da 2017’de
öne çıkan ve süpriz sergilerden biri oldu.
Daphne Wright’ın sırt üstü devrilmiş Aygır’ı sanki dermanını yitirmiş, ayağa
kalkacak hali kalmamış gibidir. Sanat tarihinde güçlü, cesur ve gösterişli bir
hayvan olarak çağrıştırdığı anlamların aksine, bu heykel kaçınılmaz bir ölümün
eşiğindedir. Aygır’ın devasa cüssesi heykeli ceset ve ölüm gibi çağrışımlara
demirlerken, yukarı dikilmiş ve boşlukta çırpınan bacakları hem zarif bir
devinim hem de ızdırap hissi uyandırır.
28 Ocak- 4
Haziran tarihleri arasında İstanbul Modern’de gerçekleştirilen “Liman” sergisi,coğrafi
bir konum olmanın ötesinde, toplumal ve ekonomik bir etkileşim alanı olarak
liman bölgelerini görsel sanatlar yansımalarıyla araştırarak, “liman”
kavramının sembolik ve metaforik açılımları da yer verdi. İstanbul kentinin
deniz ve limanlarla ilişkisini vurgulayan “Liman”, 19.yüzyıldan günümüze
Türkiye sanatında deniz kenarında ve liman çevrelerinde gelişen kültürel ve
toplumsal hayatı mercek altına aldı. 30 Mayıs- 30 Temmuz tarihleri arasında
İstanbul Modern’in Kısa Süreli Sergiler Alanı’nda “Fahrelnissa Zeid İstanbul
Modern Koleksiyonu’ndan Bir Seçki” ile Zeid’in Tate Modern Londra’da 13 Haziran- 8
Ekim 2017 tarihleri arasında gösterimde olan retrospektifine sekiz parçayı
ödünç veren İstanbul Modern, yine kendi koleksiyonundan oluşturduğu seçkiyi
müze ziyaretçileriyle buluşturdu.
Pera Müzesi
25.05-06.08.2017 tarihleri arasında Kosta Rika’nın önemli hekeltıraşlarından
José Sancho’yu müzenin 3. katında, George Orwell’in 1984 romanında kullandığı
“Çiftdüşün” kavramına göndermeyle isim bulan sergiyi müzenin 4-5 katlarında
ağırladı.Sancho, sanat tarihçisi ve eleştirmen Maria Enriqueta Guardia Yglesias
küratörlüğündeki “Erotik Doğa” sergisinde hayvan ve figür temalarına
odaklanmıştı. Hayvan ve bitki heykellerini doğal ortamlarında ve doğayla
diyalog halinde tasavvur eden sanatçının eserleri sanatseverler tarafından ilgi
ile karşılandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder