www.yenicikanlar.com.tr için yazdığım yazı
http://www.yenicikanlar.com.tr/paristen-yurt-gezilerine-feyhaman-duran-70588
Sabancı
Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi 15. yılında 1914 Kuşağı’nın önemli
isimlerinden Feyhaman Duran’ı “İki Dünya Arasında “ Sergisi ile ağırlıyor.
Emirgan’daki müzenin iki katında 1000’i aşkın
eseri, Güzin Duran’ın dedesi ünlü hattat Yahya Hilmi Efendi’den
kalan Beyazıt’taki mütevazi ahşap ev ve bahçesine
inşa ettikleri atölyeden eşyaları, nefeslerini
sanatla aldıkları özel dünyalarını
müzenin muhteşem atmosferinde görme ve tanıma fırsatı
buluyoruz. 30 Temmuz’a kadar sürecek sergi de ayrıca Feyhaman Duran’ın yaşam öyküsü yurtdışı kaynaklardan elde edilen belgesel
filmlerle yansıtılıyor.
Müze 15. yılına kendi değerlerimize sahip
çıkarak, bu topraklardan yetişen bir sanatçıyla başlamak istemiş. Sergi Feyhaman Duran’ın hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemi yaşamış
bir sanatçı olması nedeniyle sadece sanatçıyı değil ülkemizin geçmişi de yakından tanıma fırsatı
sağlıyor.
Atlı Köşkün muhteşem bahçesinden geçerek girdiğimiz serginin
girişinde ‘Osmanlı Geleneğinden Cumhuriyet Modernizmine’
başlığı altında Tanzimat Döneminden 2. Meşrutiyetin ilanına kadar olan dönem ve
Feyhaman Duran’ın doğumundan ölümüne hayatının anlatıldığı pano yer alıyor.
-1886’da İstanbul’da savaşlar ve siyasi çalkantılarla
dolu bir dönemde doğan sanatçının hayatında Tanzimat sonrası hayata geçirilen
reformlarla modernleşme koşulları belirleyici olmuş. Kadıköy Osmanağa’da doğan
sanatçının babası hattat ve şair
Süleyman Hayri Bey, annesi Fatma Hanım’dır. Küçük yaşta anne ve babasını
kaybettikten sonra dedesinin himayesinde Galatasaray Sultanisi’ne yazdırılarak
müdür Abdurrahman Şeref Efendi’ye emanet
edilmiş ve II. Meşrutiyet’in edildiği yılda mezun olduğu okulda güzel yazı
dersleri vermeye başlamış. 2. Meşrutiyet’in
ilanı resim sanatı açısından da bir dönüm noktası olmuştur. Osmanlı Ressamlar
Cemiyeti Halife Abdülmecid Efendi tarafından kurulunca gruba Feyhaman Duran’da katılmıştır. Mezuniyetinden
sonra Mısırlı Hıdiv Ailesi’nden Abbas
Halim Paşa ile karşılaşması (fotoğrafına bakarak kızının portresini yapan
Feyhaman’ın yeteneğinden etkilenerek diğer kızlarının da portresini sipariş
etmiş ve yeteneğinin değerlendirilmesini düşünerek Paris’e göndermiştir.) dönüm
noktası olmuş ve akademik resim eğitimi için Paşa tarafından Paris’e
gönderilmiş. 1911 yılından 1914’de 1.
Dünya Savaşı başlayana kadar Paris’te
kalan Duran’ın dönüşte aralarında
bulunduğu ressamlar , ‘1914 Kuşağı’ olarak adlandırılmış ve 1914’de 49 sanatçının katılımıyla Galatasaray Sergileri’nin
ilki gerçekleşmiş. 1922’de Sanayi-i Nefise
Mektebi’nden öğrencisi Güzin Hanım’la evlenip, 1938’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin
projesi olarak gerçekleşen ‘Yurt Gezileri’ çalışmalarına eşiyle birlikte
Gaziantep’e giderek bir süre orada kalıp kenti ve insanları resimlemiş. 1939’da
Milli Eğitim Bakanı’nın önerisiyle İbrahim Çallı ile birlikte Cumhurbaşkanı
İsmet İnönü’nün portresini yapmak amacıyla Ankara’ya davet edilmiştir. 1943-1948’de İstanbul Deniz Müzesi’nden aldığı
siparişle Hikmet Onat’la Topkapı Sarayı’ndaki resimli el yazmalarının tuval üzerine yağlıboya kopyalarını
yapmıştır. 6 Mayıs 1970’de 84 yaşında
hayata veda eden Feyhaman Duran ardında resim, minyatür ve hat çalışmalarından
oluşan yüzlerce parçalık önemli bir miras bırakmıştır.-
Sanatçı sağlığında verdiği kararla intifa hakkı
eşinde kalmak koşuluyla, evini içindeki tüm eşya ve diğer varlıklarla beraber
koruması amacıyla İstanbul
Üniversitesi’ne bağışlamış ve bir süre sonra eşinin de vefatıyla Üniversite uzun bir ömrün geride bıraktığı
bir dünyanın sahibi olmuştur. Sergi iki
kurumu bir araya getirmesi açısından da
önem taşıyor.
Sergide ilerlerken, Feyhaman Duran’ın babası
Şair Süleyman Bey’in çok güzel bir çerçeve içindeki fotoğrafı ve yanında 141
beyitlik “Pendi-i Hayri” (oğluna geleneklerinden kopmaması için yazdığı manzum
öğüt- aynı zamanda sanatçının hayatında pusula görevi görmüş) panosunu
görüyoruz.
“Mümkün olursa eğer evlenme
Böyle yazmış de peder, evlenme
Evlenirsen de ara ehlini bul
Ol kadar eyle gayret ki yorul”
Güzin Duran’la yaptığı mutlu evlilikten de
anlıyoruz ki bu ilk satırlar sanatçının hayatındaki pusula görevini yerine
getirmiş.
Paris’te yaşadığı dönem, o yıllarına ait not defteri ve çeşitli çizimler, kalemler ayaklı panoda
sergileniyor ve bilgilendirme panoları halinde
sergi devam ediyor. Diğer bölümlerde;
“Gaziantep”, proje dahilinde kaldığı şehirde halkın ve
mekanların resimleri yaparak hem şehri tanıtmış hem de şehir resim sanatını
benimsemiş.
“Topkapı Sarayı”, 1940’larda sarayın hazinelerini
yakından inceleyebilmesini sağlayan siparişleri almış ve el yazmalarının, minyatür ve portrelerin
nüshasını yapmış.
“Yeni
Ülke, Yeni Başken, Yeni Sergiler”, Başkent Ankara artık İstanbul’da olan
etkinliklerin yeni adresi olmuş.
“Güzel Yazılar ve Yazı-resimleri”,hat koleksiyonu, yazdığı hatlardan ve
Osmanlı hattatlarının güzel yazılarından oluşuyor.
“Portreler”, portreler tek tek kişileri temsil
etmesinin dışında Türkiye’nin modernleşme sürecine dahilde ipuçları veriyor.
“Poşadları”, Paris dönüşü yapmaya başladığı ve
hayatı boyunca üretmeye devam ettiği poşadlarında İstanbul’un çeşitli semtleri
görülmektedir. Işığın belirli ve anlık etkilerini yakalayabilmek için aynı
konuyu günün farklı saatlerinde, farklı hava koşullarında yapmış. Sergiyi
gezmeye devam ederken karşımıza çıkan kıpkırmızı oda ve odada 150’den fazla
poşadın tek bir duvarda sergilendiği bölümü görmek serginin tekrar ziyaret edilmesi için önemli
nedenlerden biri olabilir.
“Natürmortları”, bu tablolarda üslup değişkenlik
göstermektedir. Bazıları daha gerçekçi ve akademik bazıları ise daha kişisel
üslup gösteren eserler.
“Güzin
Duran’ın eserleri” Sanayi-i
Nefise Mektebi’nin ilk mezunlarından olan Güzin Duran kendi kuşağındaki pek çok
başka kadın sanatçı gibi, büyük ölçüde unutulmuş bir figürdür. Karagöz
figürlerinden yola çıkarak gerçekleştirdiği 281 parçalı bir suluboya resim
dizisi ve yine bu figürlerden ilhamla ürettiği deri işleri vardır.
Yoğun toplumsal dönüşüm içinde olan bir ülkede,
modern eğitim veren bir okulda okumasına ve dönemin önemli sanat merkezi Paris’te öğrenim görmesine rağmen, doğduğu Osmanlı
dünyasının gelenekleriyle ilişkisini hiç koparmayan Feyhaman Duran sergisi aynı
zamanda ülkemizin yaşadığı dönemleri yakından takip edebileceğimiz bir sergi.
Duran’ın sanatının farklı dönemlerini irdeleyen makalelerin yanı sıra Paris’e
gitmesine sebep olan Hıdiv Ailesi’nin Osmanlı’nın son döneminde kültür sanat
alanında rolünün incelendiği bir araştırmanın yer aldığı katalogda (katalog
fiyatı 100 TL) sergiye eşlik ediyor.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti
Başkanı Güler Sabancı’nın dediği gibi “Sanat birleştiriyor, iyileştiriyor
güzelleştiriyor ve geçmişimizi, bugünümüzü anlamanın yeni yollarını
gösteriyor.” Feyhaman Duran Sergisi de en azından bu nedenlerle gezilmesi gereken sergilerden. Konsepti Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer’e, eş küratörlüğü Prof. Dr. Gül İrepoğlu ve Dr. Nazan Ölçer’e ait olan sergi Çarşamba günleri ücretsiz
gezilebilir. Serginin sonunda müzenin
muhteşem manzaralı cafesinde kahve
içerek serginin tadı çıkarılabilir.