bozku art project etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bozku art project etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Haziran 2018 Cumartesi

Neş'e Erdok "Zaman Kuşu"


Bozlu Art Project Mongeri Binası, Türkiye’de figür resminin önde gelen temsilcilerinden  Neşe Erdok’un yaşamını ve eserlerini içeren, yazarlığını Oğuz Erten’in yaptığı Zaman Kuşu: Neş’e Erdok’un Yaşamı ve Sanatı isimli kitap dolayısıyla hazırlanan sergiye ev sahipliği yapıyor.  Sergi tam olarak retrospektif özelliği göstermese de eserleri bir bütünlük içinde görmemizi sağlıyor.

                                                     

1940 yılında dünyaya gelen Neş’e Erdok’un çocukluğu, gençliği, İstanbul, Ankara, Erzurum, Erzincan, Berlin gibi çeşitli şehirlerde geçer. En büyük dostu, akıl hocası abisi Sami Erdok’un ona resim sevgisini aşılaması ve hocalarının resim kabiliyetini ortaya çıkarması ile gözlem yeteneği bir araya gelince ressamlığa doğru uzanan yaşam serüveni başlamış olur. 1958’de Akademi’ye giren Erdok, mezun olunca önce Madrid’e, sonra Paris’e gider. Paris dönüşü Hocası Neşet Günal’ın kendisine asistanlık teklif etmesi ile İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde Mihri Müşfik’ten sonraki ilk kadın hoca olan Erdok, 1972-2007 arasında binlerce öğrenci yetiştirir.
Öğrenciliğinden itibaren İstanbul’un farklı semtlerine giderek insanları gözlemleyerek resimlerini yapar. Resimlerinde insanı merkeze almaktan vazgeçmeyen Erdok, 60 yıldır resim yapmaya devam etmektedir. Resimlerinin hemen hepsi tuval üzerine yağlıboya ve büyük boyuttur. Sanatçı, hiçbir portresinin sipariş üzerine yapılmadığını belirterek, etrafında olduğu, ilişki kurduğu kişilerin portlerini yaptığını belirtir. Renkten çok biçime önem vermek, hikâyeden çok anlatıma yönelmek, neşeden çok drama odaklanmak Türkiye’de figür resminin önemli temsilcilerinden olan Erdok resminin ana karakterini oluşturur. Otoportreleri ise biyografik özellik gösterir. Okuyan, izleyen, gözlemleyen bir ressam olarak etkilendiği edebiyatçılarında resimlerini yapar. 1990’lı yıllarda resmine giren bir daha hiç çıkmayan bir öge ise kedilerdir. Erdok, yaşlılık ve ölüm temalarına ilişkin de resimler yapar.
Genellikle seriler halinde çalışan Neş’e Erdok’un, Saltanat, Sokak Satıcıları, Podima,Ressamlara Göndermeler, Yaşlılık, Çocuk, Gece Yolculuğu, Beyoğlu, Gölkoy, Sosyal içerikli Resimler, Çıplak, Otoportreler, Sanatçı Portreleri, Ressam ve Modeli, Portreler, Kuaför, Lanetli Şairler, Suç ve Ceza olarak bölümlere ayırdığı çalışmalarından, “Saltanat Serisi”, sanatçının ilk önemli temalı resim serisidir. İster ayakkabı boyacısının sandığı, ister bir dilencinin el arabası olsun,sanatçı tarafından bir saltanat koltuğuymuş gibi betimlenerek âdeta izleyicinin gözünden kaçmaması için büyük boyutlarda ön plana çıkarılır. Saltanat Serisi hem resimsel hem de tematik anlamda Türk resmine soluk getirmekle birlikte Neş’e Erdok’un sanatsal açıdan doğduğu dönem olarak da öne çıkar. Neş’e Erdok resimlerinde en sık karşılaşılan figürlerden olan “Sokak Satıcıları”, sanatçının en eski temalarından biridir. Çocuk resimleri, Neş’e Erdok’un neredeyse tüm kariyeri boyunca devam ettiği en önemli konulardan biridir ve ele aldığı çocuk tipleri ilginçtir, genellikle hüzünlü çocuklardır.  Sanatçı bazen farklı resim serilerini ya da figür gruplarını tek bir resimde kompoze eder. Kırk dört yaşında ölen abisini her zaman çocukluk haliyle betimlemiştir. Sanatçının okul döneminden en sevdiği sanatçılardan biri olan Piero Della Francesca’dır ve bu dönemden sonra gece resimlerine ilgi göstermeye başlar.
1990 tarihli sergiye de ismini veren “Zaman Kuşu” resminin  hikâyesini şöyle anlatır: Bu resim abimin ölümü ile ilgilidir. Kuş fikri şuradan çıktı; Abim Ankara’da ameliyat oldu. Ben kanser olduğunu biliyordum. Raporda gördüm ama inanmak istememiştim. Tuhaf bir şey. Baktm abim kalktı yüzünü yıkadı, sanki iyileşmiş gibiydi. Gecikmiş bir ameliyattı, ilk doktor yanlış teşhis koymuştu. İstanbul’a getirdik ve eve yerleştirdik. Abim birden iyi oldu ve ben de Marmara Adası’na tatile gittim. Manastır isimli bir yer var adada, orada tam bitmemiş bir pansiyon buldum, bir kadın işletiyordu. Ondan başka kimse yok etrafında, hatta evde bir tüfeği vardı. Bitmiş bir odasında alt katta kalıyordum. Hemen önünde de deniz vardı. Orada odamın camının önüne her gün küçücük, renkli kanatlı bir kuş geliyordu. Her gün geldi ve içeriye girmeye çalıştı. Sonra ben onu anlamlandırdım. İstanbul’a döndüğümde abimi örmek için anemlere gittim. Odasına bir girdim, on beş günde inanılmaz zayıflamıştı, felaket bir durumdaydı. “Neden tatile gittim”, diye üzüldüm ve kuşun onun ruhu olduğunu düşündüm. Ona Zaman Kuşu dedim. Abim genç öldü. Son anlarında bana dedi ki: Neş’e erken ölmekle, geç ölmenin bir farkı yok, ikisi de bir! Zaman Kuşu resmi oradan geliyor. Erdok, bu resimde abisi ile kendini çocukluk hallerinde trenle yolculuk yaparken betimlemiştir. Kolunu Erdok’un omuzuna atan abisi eline konmuş zaman kuşuna bakmaktadır, dışarıdaki izleyiciler de trenin içinde geçip giden hayatlara.
                                                            

1996 yılında başladığı “Gölkoy” resimleri sanat hayatında önemli bir kırılmaya işaret eder. Bir kaçış ya da sıçrayış dönemi olarak da adlandırılabilecek Gölköy resimler gerek mekân, gerekse hareket ve renk gibi resimsel değerler açısından Erdok’un en aykırı dönemini ifade eder. Akademi’deki görevi sırasında aksatmadan resim yapmaya ve sergiler açmaya devam eden sanatçı, on üç yaşından yetmiş altı yaşına kadar beş yüzü aşkın yağıboya resim, dört yüze yakın desen üretir.
Figüratif resmin savunucularıdan olan Neş’e Erdok’un “Zaman Kuşu” adlı sergisi 9 Haziran 2018 tarihine kadar Bozlu Art Project Mongeri Binası’nda sanatseverler tarafından gezilebilir.
*Zaman Kuşu:Neş’e Erdok’un Yaşamı ve Sanatı adlı kitap kaynak olarak kullanılmıştır.