onur güler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
onur güler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2020 Salı

MÜREKKEPHABER'DE YAYINLANAN "KISA FİLM" SÖYLEŞİLERİ "ONUR GÜLER"

 



Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Tiyatro eğitimi almaya nasıl karar verdiniz?

1987 İstanbul doğumluyum. Haliç Üniversitesi Konservatuarı Tiyatro bölümü mezunuyum. Ali Poyrazoğlu ve BKM gibi kurumlarda çalışmalar yaptıktan sonra Küçükçekmece Belediyesinde Tiyatro çalışmalarımı sürdürdüm. Birçok tiyatro oyunu yönettim. Üniversitede ayrıca sinemayla ilgilenmeye başladım. Selim Evci’nin kısa film atölyesine gidip kendimi teknik olarak geliştirmeye başladım. Uzun metraj filmlerde, klip ve reklamlarda asistanlık yaptım. 2012 yılında yazıp yönettiğim ‘ BOŞLUK ‘ adlı kısa filmimle birçok festivalde yarışıp Altın Koza film festivalinde jüri özel ödülü aldım.

Tiyatro küçüklüğümden beri ilgi duyduğum bir alandı. Küçükken gizli gizli tek başıma çocuk oyunlarına giderdim. Kendi başıma kurslara kayıt olurdum. O şekilden üniversite döneminde de tiyatro eğitimi almaya karar verdim.

Kısa film çekme, kısa film yönetmenliği yapma nedenleriniz,  bu yola giriş sebebiniz neydi?

Sinemanın daha çok kişiye ulaşması, filminizin dünyanın hiç bilmediğiniz bir köşesindeki bir evde izleniyor olması benim en çok ilgimi çeken şeylerden biri oldu. Sinema zamanla tutkuya dönüştü. Maddi durumlardan ve tecrübesizlikten dolayı uzun metraj çekme imkanımda olmadığından kısa filmde kendimi geliştirmek bu alanda ilerlemek istedim.

Kısa film hazırlık ve çekim süreçlerinde sizi neler zorluyor? Hazırlık süreçlerinizi anlatır mısınız?

Maalesef bütçesel zorluklardan dolayı Türkiye’de kısa film yönetmeni yönetmenlik dışında herşey yapıyor. Yönetmen sadece filmin sanatsal dokusuna değil sette verilecek yemeği bile planlayan kişi oluyor. Bu durum maalesef filmin kalitesini düşürüyor. En çok zorlandığım durum bu oluyor. Yönetmen olarak sadece filme odaklanmam gerekirken bir bakıyorum set arasında elimde telefon yemek siparişi verirken buluyorsun. Son filmde bunu yaşamamak için daha planlı programlı ilerlemeye çalıştık fakat yine bu sorunlar peşimi bırakmadı.

Hazırlık anlamında önce senaryoyu tamamıyla kitleyip filme fon başvurularını araştırıyorum. Bu bakanlık olur veya başka olur farketmez. Ondan sonra oyuncu ve ekibi toparlamaya çalışıyorum. Teknik ekipman için destek arayışına giriyorum.  Fon bulma durumunu göz ardı etmemek gerek

                                                           


.

Kısa film, uzun metrajlı film çekmek için bir aşama mı, neler düşünüyorsun bu konuda?

Aslında Dünya’da kısa film bir sektör. 70 yaşında sadece kısa film yöneten yönetmenler var. Fakat ülkemizde 2. Hatta 3.sınıf olarak görülüyor. Zamanla bu algı yıkılmaya başladı. Daha da yıkılacak. Çünkü insanların ekrana odaklanma süreleri azaldı. Bu da daha kısa yapımlara itecek. Ben tabi kendimi geliştirmek daha özgür denemeler yapabileceğim bir alan Kısa film. Fakat böyle oldu diye de işimi özensiz değil tam tersi uzun metraja geçişte uzun metraj disipliniyle yürütmeye çalışıyorum.

 Kısa filmin,  meslek hayatınızda nasıl bir yeri var?

Türkiye’de bir yeri yok. Kısa film yönetmenler derneği olmasına rağmen ve güzel çalışmalar yapılmasına rağmen şu mesleki bir karşılığı yok. Çünkü kısa filmler gösterim konusunda telif alamama problemleri yaşıyor. Ödüller hariç maddi dönüşü olmayan bir alan biraz da bu yüzden uzun metraj öncesi bir geçiş yeri olarak görülüyor kısa film.

Türkiye’de veya Dünya’da sadece kısa film üzerine bir kariyer yapma şansı olabilir mi yönetmenlerin?

 Türkiye’de imkansız hatta imkansız az kalır mucize olur. Fakat Dünya’da önceden de dediğim gibi bir çok yabancı yaşlı yönetmen var sadece kısa filmden geçinen.

Türkiye’de kısa filme bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk sinema tarihi içindeki yeri ve geleceği için neler düşünüyorsunuz?

2-3 yıla kadar kısa film bakış açısı bir öğrenci filmi veya youtube’da yayınlanan amatör hevesler olarak görülüyordu. Fakat zamanla usta yönetmenlerin bu süreçten geçtiğinin görülmesi ve ünlü oyuncuların kısa filmlerde oynamaya başlaması bu algıyı kırdı. Türkiye sinema tarihi anlamında ciddi bir yere gelemedi. Bunu hem festivaller hem de hocalarımız belki tam hakkıyla savunamadı. Ayrıca yapılan özensiz işlerde bunu sağlamış olabilir. Ben zamanla kısa filmin daha çok ilgiyle karşılanacağı düşüncesindeyim. Çünkü yabancı dizilerin bölümleri 30 dakikalara düştü. Odaklanma süremiz çok kısaldı. Seyirci hızlıca güzel ve kaliteli şeyler izlemek istiyor.

Kısa film festivalleri sizce yeterli mi, kısa filmlerin tanıtımı ve devamı için?

İlgili festivaller var. Kısa filmi değerli göre festivaller var. Fakat bunun yanı sıra gösterim için az da olsa bir telif ödemekten çekinen veya filmin yönetmenini şehrine çağırmaktan kaçınan festivaller var. Festival yapıp filme dair hiç kimseyi davet etmeme durumunu çok anlayamıyorum.  Kısa film yönetmenini uzun metraj yönetmeninden ayırt etmediğimiz müddetçe sinemamız daha iyi yerlere gelecektir.

“Dünyada kısa filme bakış açısı” ile “Türkiye’de kısa filme bakış açısı” arasında  farklar var mı? Varsa bunun nedenleri neden olabilir, bu nedenleri nasıl ortadan kaldırabiliriz?

Kesinlikle büyük farklar var. Dünya’da bundan para kazanıyorlar. Televizyonlara kısa filmlere ciddi paralar ödüyorlar göstermek için. Fakat ülkemizde böyle satış ağları yok. Kısa filmini satacağı bir mecra yok. Maddi kazanç getirisi en büyük nedenlerden biri. Şu anda dijital platformlar kısa filmlere çok ilgililer umarım onların sayesinde daha iyi yerlere gelecek.

  Çektiğiniz kısa filmlerin senaryolarında çıkış nedenleriniz neler oluyor, daha doğrusu neler size bu senaryoları yazdırıyor?

 Toplumsal meseleler ve sosyolojik durumlar çok önemli benim için. Yaşadığım döneme uzak şeyler yazmayı yaşadığım hayata uzak kalmayı kabul edemiyorum. Tabi hadi bu dönem şu sorun var gel şunu yazayım değil. Ama dünyada ve ülkemizde onca olay sorunlar yaşarken duyarsız kalabilmeyi başaramıyorum. Didaktik ve özellikle bir mesaj algısıyla bir senaryo yazmaya da ayrıca uzağım.

Filmlerinizde oyuncu seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz, bu seçimlerde iş kısa film olunca zorluklar çıkıyor mu?

Yazdığım karaktere hem fiziksel hem de performans olarak en çok yaklaşacak kişiyi bulmaya çalışıyorum. Hatta bazen senaryo aşamasında şu kişi olur mu diye o kişiyi düşünerekte yazdığım oluyor. Bu seçimlerde tabi kısa film projesi olduğundan özellikle ünlü oyuncular bir adım uzaktan bakıyorlar. Fakat haklılar. Bazı kısa filmler ciddi amatörlükle yapılıyor. Özensiz bir senaryo ve ekiple yapılıyor. Projeniz iyiyse, kendinizi iyi açıkladıysanız ve profesyonelliğinizi ekibinizle gösterdiyseniz ünlü oyuncularda projenize evet diyor. Özellikle konservatuarda okuyan veya yeni mezun no-name oyuncular daha hevesli ve sıcak bakıyorlar.

Yeni projeleriniz, uzun metraj film çekme  planınız  var mı?

Tabi ki var. Yeni çektiğim kısa filmin uzun metrajı üzerine çalışıyorum. Aceleci davranıp uzuna hemen geçmek istemiyorum. Kısa filmde 1-2 hikaye daha anlatacağım var öyle uzun metraj yolculuğuna başlayacağım. Nisan 2021’de yeni bir kısa film çekmek için planlama yaptık.

“Boşluk”, “Sızı”, “Yara” sizin  yönetmenliğini yaptığınız ve ödülleri olan kısa filmleriniz. İlk filminizden bu güne kadar süreçte Onur Güler kendini nasıl değerlendiriyor? Bu dönemde sizi en çok zorlayan unsurlar neler oldu?

Boşluk amatör hislerle yola çıkılan sinemasal anlamda arayışta olduğum bir dönemin ürünüydü. Kısa filmin dinamikleri neler ? Oyuncuyla nasıl çalışılır ? Ekip nasıl yönetilir ? vs bunları deneyimlediğim bir filmdi. Bunlara rağmen önemli bir başarı elde ettim ilk kısa filmimle. Ondan sonra gelen Sızı filmimle de aynı süreç devam etti. Yara filmi ise benim uzun metraj için provalara başladığım bir süreçti. Tamamı profesyonel bir kadro ekip ve ekipmanlar neler yapabiliriz bunu görmek istedim. Bu filmlerle ben nasıl bir sinema yaratmak istiyorum. Seyirciye ne tür deneyimler yaşatmak istiyorum. Ekibi nasıl kurmam gerek gibi önemli detayları görüyorum. Kısa film bu konuda önemli bir alan. Önemli bir özgürlük alanı. Bunu filminiz ne kadar bağımsız şartlarda yapılıyor olsa da uzun metrajda asla bu kadar özgür olamazsınız.

Son olarak sevdiğiniz yazarlar, yönetmenler kimler?

Ben yazar olarak hariki murakami’nin kitaplarını çok seviyorum. Yönetmen olarak ise filmlerini merakla beklediğim diye söylemek isterim. Farhadi, Mungiu, Innaritu ve alfonsu cuaron diyebilirim.