28 Nisan 2020 Salı

Çalıntı Eserler- Mona Lisa

21 Ağustos 1911'de Mona Lisa Louvre Müzesi'nden çalındı. O sabah, müze memuru resmin her zamanki yerinde olmadığını fark etti. Önce resmin müze fotoğrafçısı  tarafından alındığını ve stüdyoda resimlerinin çekildiğini düşündüler. Sonra resmin fotoğrafçıda olmadığı anlaşıldı.
27 ay sonra Vincenzo Perugia, resmi Uffizi Galerisi'ne 100.000 dolara satmaya çalışırken yakalandı. Vincenzo "resmi yurtsever bir İtalyan olduğundan çaldığını" iddia etti.
Pazar gecesini Louvre'da, gözden uzak bir odada saklanarak geçiren hırsız, resmin bulunduğu odaya girmiş, resmi duvardan indirmiş, merdivenlerde resmi keserek çerçevesinden çıkarmış. Kilitli kapıya geldiğinde dekapı tokmağının vidalarını çıkarmış ve dışarıya çıkmış.

Vincenzo, resim çalınmadan 10 ay önce müze idaresi usta sanatçıların resimlerinin cam içine konulmasına karar verildiğinde bu iş için seçilen 4 adamdan biriydi.

25 Nisan 2020 Cumartesi

Çalıntı Eserler- Whitwort Sanat Galerisi


Nisan 2003'te bilinmeyen bir kişi İngiltere'de Manchester kentindeki Whitwort Sanat Galerisi'nden toplam değeri 7 milyon doları aşan üç resim çaldı. Picasoo'nun  Mavi Döneminden Yoksulluk, Van Gogh'un Paris'in Evlerle Güçlendirilmesi, Gauguin'in Tahiti Manzarası. Kimliği bilinmeyen birinin verdiği ipucunu takip eden polisler ertesi gün resimleri, kullanılmayan bir tuvalette rulo yapılarak  karton bir  silindirin içine konmuş vaziyette buldular. Bıraktıkları notta müzede güvenliğin yetersiz olduğuna dikkat çekmek istediklerinin belirten hırsızlar ne yazık ki o geceki sağnak yağışı hesaba katmamışlardı. Van Gogh'un bir köşesi yırtılmış, diğer iki resimde hava koşullarından zarar görmüştü. 

23 Nisan 2020 Perşembe

Çalıntı Eserler- Benvenuto Cellini

2003 yılında Robert Mang adında 50 yaşındaki bir güvenlik alarmı  uzmanı, Viyana'daki Kunsthistoriches Museum'u ziyaret ettiğinde orada dünyadaki en önemli eserlerden biri olan , Fransa Kralı I. François'in Benvenuto Cellini'ye sipariş ettiği  Saliera'yı görür. Eser benzeri olmadığı için paha biçilmezdir ve Cellini'nin bilinen tek altın heykelidir. Mang, 11 Mayıs'ta müzeye tekrar gider, başyapıtın içinde bulunduğu cam vitrini kırar ve 60 saniye içinde eseri alıp gider. Alarm uzmanı olduğu için çalmaya başlamadan kaçacak vaktini bilip soygunu gerçekleştirir. 
Yetkililerin hiçbir suç kaydı ve mali sıkıntısı olmadığını söyledikleri Mang, 2005 yılında birdenbire  10 milyon Euro fidye talep etti. Güvenlik sistemleri konusunda uzman olsa da diğer teknolojiler konusunda uzman değildi ve polisi aradığı cep telefonunu satın aldığı dükkan tespit edildi.  Sonrasında Mang teslim oldu  heykel Viyana'nın dışında ormanda kutunun içinde gömülü olarak bulundu. 

Çalıntı Eserler- Edvard Munch



Edvard Munch'un 5 farklı varyasyonunu yaptığı Çığlık tablosu farklı şekillerde ikişer defa çalınmış. 22 Ağustos 2004'te Oslo'daki Munch Müzesi'ne silahlı ve kar maskeli iki soyguncu müze sabah açıldıktan hemen sonra girerler ve içerde bulunan yetmiş ziyaretçiyi yere yatırdıktan sonra bir soyguncu  görevlileri silahla etkisiz hale getirirken diğeri Munch'un duvarda asılı Çığlık ve Madonna tablosunu tutan ince telleri keser. Kaçarken iki defa yere düşen soyguncular onları bekleyen arabalarına binip giderler. Resimlerin kırık çerçeveleri de iki saat sonra bulundu.
1984 yılında Lillehammer'daki  Kış Olimpiyatları'nın başladığı gün, Oslo'daki Nation Museum'dan tabloyu çalan hırsızlar, "zayıf güvenlik önemleriniz için teşekkürler" yazan bir not bırakırlar.

16 Nisan 2020 Perşembe

Çalıntı Eserler-Jean- Baptiste Oudry

                                    Beyaz Ördek, 1753, tuval üzerine yağlıboya, 98x64cm
İngiltere'de 30 Eylül 1992 tarihinde Norfolk'taki Houghton Hall'dan çalındı. Fransız ressam, goblen tasarımcısı ve illüstratör Oudry tarafından yapılan bu eserin günümüzde tahmini değeri 9 milyon dolar.

14 Nisan 2020 Salı

Çalıntı Eserler- Jean Léon Gérome

                                Haremdeki Havuz, 1876, tuval üzerine yağlıboya, 73,5x62cm
Hermitaj Müzesi'nde Monet, Picasso gibi sanatçıların paha biçilmez eserleri ile aynı yerde sergilenen resim, soyguncunun o alanda bu resmi seçmesi açısından soruşturmayı yönetenleri şaşırtmıştı. Soygun gündüz vakti geçekleştiğinde katta sadece bir güvenlik görevlisi varmış. Eserin Rus mafyasının eline geçmiş olabileceği düşünülüyor.

12 Nisan 2020 Pazar

Margaret Mitchell "Rüzgar Gibi Geçti"


                                                         

1900 yılında Atlanta’da, kadınlara oy verilmesi için çalışan Mary Isabelle ile avukatlık yapan Eugene Mitchell’in ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Margaret, okumayı öğrendikten sonra gündüzleri ortadan kayboluyor ve geceleri de odasındaki küçük lambanın yanında saatlerce yazıyordu. Bir gün annesine  matematikten nefret ettiğini ve bir daha okula gitmek istemediğini söylediğinde annesi sakin bir tavırla elinden tuttu ve onu iç savaşta yıkılmış, bomboş çöle benzeyen  bir köye götürdü. “Savaş, geçmişte oldu ve yine olacak” dedi ve devam etti: ”İşte o zaman  herkes her şeyini kaybeder, herkes eşittir artık. Zekaları ve ellerinin gücünden başka hiçbir şeyleri yoktur, sıfırdan başlarlar her şeye…” Bu konuşmanın ardından okula geri döner.  

Bir süre sonra Amerika  Birinci Dünya Savaşı’na girince Atlanta’da askeri eğitim gören Harvard Öğrencisine aşık olup nişanlanır. Kısa bir süre sonra Henry’nin  cephede ölüm haberi geldiği sırada annesinden gelen bir haberle sarsılır.  Annesi İspanyol gribine yakalanmıştı ve onu son kez göremeden kaybetti.
                                                   

Margaret, içinde bulunduğu çevredekilerden farklıydı; daha özgürlükçü, bir kadından beklenmeyecek ölçüde sert ve açık sözlüydü.

1922 yılında ilk evliliğini yaptı. Bu evlilikle düzensiz gelirle yaşamanın sıkıntılarını öğrendi ve yazı başına 25 dolar aldığı “Pazar yazıları” yazmaya başladı.  Bir yılı bulamayan evliliğin ardından düğününde kocasının sağdıcı ve editör John Marsh’la evlendi.  Yeni evliliği ile birlikte birkaç ay sonra ayak bileğini kıran evde kalmak zorunda olan Margaret, eşini her gün kütüphaneye gönderiyor ve ondan tarih kitapları getirmesini istiyordu. Eşinin kitapları yutarcasına okuduğunu gören John, bir gün neden kendi kitabını yazmadığını sordu. Bunu olumlu karşılayan eşine ikinci el Remington  daktilo hediye etti. Satış rakamı İncil’le yarışan, Rüzgar Gibi Geçti, oyalanmak isteyen Margaret’in dikiş masasının üzerine yerleştirdiği bu daktiloda başlandı.

Yazdıklarını  sadece eşi ve arkadaşı Lois’e okutan Margaret, önce romanının finalini  ardından farklı bölümleri yazdı. Üç yılın sonunda romanın büyük bir kısmını tamamlamış ama heyecanını kaybetmişti. Daha sonra tanıştığı bir yayıncı ile konuşurken, onu o kadar etkiledi ki ona günün birinde bir kitap yazarsa önce ona okutmasını söyledi. Bu konuşmayı bir arkadaşına  anlatmış sonra da bir başkasının “düşünsene Peggy kadar salak bir kitap yazacak!” mırıltısını işitti. Bu söz üzerine kitabı yayıncıya gönderdi. Gelen mektupta yayımcı  kitabı tamamlaması için Margaret’e adeta yalvarmıştı.

1936 yılında tamamlanan ve 1037  sayfa olarak üç dolara satışa çıkan kitap, ilk üç ay içinde bir milyon satarak Margaret Mitchell adını Amerikan edebiyatının en ünlülerinden biri haline getirdi. Sonrasında romanın film haklarını elli bin dolar karşılığında  yapımcı David O. Selznick’e sattı.

Roman ertesi yıl Pulitzer Ödülü’nü kazandı ve üç yıl sonra başrollerini Clark Gable ve Vivien Leig’in paylaştığı filmi ile on dalda Oscar’a layık görüldü.

Margaret, kitabın yirmi beş dile çevrildiği zaman zarfında kendisine gelen tüm okuyucu mektuplarını cevapladı ve bir daha kitap yazmadı diye bilinse de doksanlı yılların ortalarında savaşta ölen nişanlısına yazdığı mektuplar arasında başka bir romanın el yazmaları çıktı ve mektuplarla birlikte satışa sunuldu.

11 Ağustos 1949 yılında kırk dokuz yaşında evinden üç blok ötede karşıdan karşıya geçerken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.