7 Aralık 2018 Cuma

Zeynep Delav ile "Kemik Tozu"


                                                    

İlk öykü kitabı “Kemik Tozu”, Hepkitap etiketiyle yayınalanan Zeynep Delav ile ilk kitap heyecanını ve yazı yolculuğunu konuştuk.
-Kemik Tozu, on iki öykünün bulunduğu “Çok Bin Vuruş” ve adını aldığı novella diyebileceğimiz “Kemik Tozu”nun bulunduğu üç farklı karakterin ayrı ayrı anlatıldığı bir öykü kitabı. Neler söylersiniz “Kemik Tozu” için?  
*Kemik Tozu’nda, öykülerin biçem olarak farklı, ancak soluk olarak benzerlik gösterdiğini söyleyebilirim. Bu benim ilk kitabım. Tarifi zor bir biçimde mutlu, bir o kadar da öykü kahramanlarımı okura açık ettiğim için tedirginim. Bu tedirginlik kimi zaman azalıp kimi zaman çoğalıyor! Tedirginliğimin nedeni, kahramanlarımı benim dışımda tanıyanların çoğalması.
-Öldükten sonra eşyaları eşe dosta dağıtılan bir genç, evlenip sınıf atladıktan sonra kazandıklarını kaybetmemek için her şeyi yapan bir kadın, romanının yayınlanması hayat memat meselesi olan içekapanık bir adam, kocasından şiddet gören bir kadın hikâyelerinizdeki kahramanlardan bazıları. Karakterlerinizi nasıl belirliyorsunuz, neler etkili oluyor?
*Kitap boyunca öykülerin daha çok kadın karakterleri anlattığı hissi baskın olsa da, aslında öykülere yerleşen değişik tip ve karakterler var. Hiç kimseyi kayırmıyorum! İnsanın cinsiyet fark etmeden, her halini anlatmak gibi bir derdim var. Göz hizama denk düşen! Peki denk düşenler kimler sorusunu kendime sorunca şöyle bir cevapla karşılaşıyorum: Eve, işe, mahalleye, bulunduğu yer nereyse oraya bir türlü yerleşemeyen insanlar, hayatlar. Bütün bunlar bir araya geldikleri zaman, kimlik kaybına uğrayan şehir.
                                         


-Felsefe ve psikoloji eğitimi almışsınız. Aldığınız eğitimin öykülerinize etkisi oldu mu?
*Kaçınılmaz bir biçimde oluyor. Dengesizlikler, aşırılıklar, kendisini hep ziyanda görenler, törpülenenler, köşeye sıkışınca nerenin göze kestirildiği, bunları yazabilmek benim için yorucu bir gözlem demek. Ancak, bahsettiğim bütün karakterlerin kuramsal karşılıkları ve tarifleri var elbette. Özellikle psikolojide ve daha geniş bir biçimde felsefede bir karşılığı var.
-Editörlük ve metin yazarlığı yapıyorsunuz. Daha önce çeşitli dergilerde öyküleriniz yayınlandı. İlk kitap heyecanınızdan, yazma ve basılma süreçlerinden bahseder misiniz?
*Kişinin kendine editör olması gibi bir şeyin söz konusu olmadığını tahmin ediyordum, kitapla birlikte tecrübe etmiş oldum. Nerden baksanız yedi, sekiz yılda yazdığım öyküler. Kemik Tozu’nun dahi başlama tarihi 2015. Artık kitap haline gelmeli dediğiniz andan itibaren kendinizi, içinizin coşkusunu durduramıyorsunuz… Fakat her şeyin bedeli olduğu gibi yazmanın da sizi tek başına, sabahlara kadar uykusuz ve huzursuz bırakan en çok da yalnızlaştıran bir hali var. İşte bundan kaçamıyorsunuz.
-Yazı yolculuğunuz nasıl başladı?
*Yazma hissinin boğazımı sıkmasıyla başladı. J
-Sizi etkileyen, yazma sürecinize etki eden yazarlar kimler ve başka nelerden etkilenirseniz yazarken?
*Beni etkileyen yazarları ve eserlerini şöyle sıralayabilirim: Herman Hesse/Knulp. Marcel Proust’u büyük bir keyifle okurum. Dostoyevski’nin yeri asla dolmaz! Füruzan’ın bütün kitapları. Sartre/Bulantı. Nezihe Meriç. Borges. Umberto Eco/Foucault Sarkacı,Gülün Adı. Albert Camus/Sisifos Söyleni, Veba. W.Faulkner/Çılgın Palmiyeler. Italo Calvino/Kesişen Yazgılar Şatosu. August Strindberg/Açık Deniz Kenarında ve Murathan Mungan’ın neredeyse bütün kitapları. İlk aklıma gelenler bunlar… Ama bunların başında bir de Derrida var! Bütün okuma disiplinimde etkisi olan, olmazsa olmaz olan.

-Yazı hayatınızı değerlendirirseniz, öykü yazı hayatınızın neresinde olur?
*İş hayatını yazma üstüne kurmuş birisi olarak, öykü yazamasaydım hiçbir metin ortaya çıkaramayabilirdim desem, abartmış olmam! Öykü yazmak, aslında herhangi bir konuyu nasıl örmem gerektiğini öğretmiş bana. Öykü, yazı hayatımın oldukça merkezinde.
-Son olarak yeni projeleriniz var mı, bahseder misiniz?
*Planladığım şeyler var, ancak henüz kendi içimde bile flu halde. Fakat ara ara roman yazma cesareti beni yoklamıyor değil!


Hiç yorum yok: