burhan uygur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
burhan uygur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ağustos 2018 Pazar

Marguerıte Yourcenar "Wang-Fo Nasıl Kurtuldu"


                                             

Marguerıte Yourcenar’ın Doğu Öyküleri kitabı on öyküden oluşuyor. Çevirisi Hür Yumer tarafından yapılmış ve Helikopter yayınlarından çıkmış. “Wang-Fo Nasıl Kurtuldu” kitaptaki  ilk öykü ve Yourcenar  bu öyküde  eski bir Çin kıssasından esinlendiğini söyler.
“ Yaşlı ressam Wang-Fo’yla çırağı Ling, Han Krallığı’nın yollarında ilerliyorlardı.
Yavaş yol alıyorlardı, çünkü Wang-Fo geceleri gezegenleri ,  gündüzleriyse  kızböceklerini seyretmek için duraklıyordu. Yükleri hafifti; çünkü Wang-Fo eşyaların kendilerini değil, imgelerini severdi ve dünya da fırçaların, çini mürekkeplerin, lake boya kutularının dışında hiçbir şeyin sahiplenecek kadar değerli olmadığını söylerdi. Yoksuldular, çünkü Wang- fo resimlerini bir tas arpa çorbasıyla takas eder, gümüş paraları küçümserdi. Sırtındaki çizim dolu torbanın ağırlığı altında ezilen çırağı Ling, gök kubbeyi taşırmışçasına saygıdan iki büklüm olurdu; çünkü Ling’e bakılırsa bu torba, karlı dağlar, baharda ırmaklar ve yaz mehtabının yüzüyle doluydu.’’ …..
Resimlerle dolu bu hikâyede sadece yazarın resmettiği resimler yok, Wang- Fo’nun resimleri var, Wang- Fo’nun ressam olarak zanaatı var, Yourcenar’ın ressamlığı var.
Film havası da olan hikayenin  bir animasyonu da yapılmış. Seyrettiğimde hikâyenin o renkli, duygusal tablosunu göremedim çok daha etkili olabilirdi.  Ama gözümde canlanan Kim Ki-duk’un “İlkabahar-Yaz-Sonbahar-Kış” filminden sahneler oldu. Öyküye ait animasyon 14. Uluslararası Film Festivalinde (Kısa Canlandırma) gösterilmiş.  ( Rene Laloux, Fransa 1987)



                                             
Türk resim tarihinde önemli yeri olan Burhan Uygur’un. İstanbul Modern’in koleksiyonunda olan ve müzenin sürekli sergi alanında sergilenen Kapılar adlı eserinde bu hikâyeden esinlendiği, bu öykünün resmin yaptığı söylenir.



Hikayede ana karakter WANG , sonra Ling, İmparator sonrasında  Ling’in karısı, anne- babası, imparator’un babası  geliyor.
…”Eflatuntun duvarların gün ortasında, günbatımında bir saçak gibi yükseldiği imparatorluk sarayının kapısına vardılar. Askerler, Wang-Fo’yu kare ve çember biçiminde sayısız odadan geçirdiler.Odaların biçimleri, dişi ve erkeği, uzun ömrü, dört yönü ve iktidarın ayrıcalıklarını simgeliyordu. Kapılar müzikal bir ses çıkararak kendi eksenleri etrafında dönüyorlardı. Öyle ayarlanmışlardı ki, insan sarayı doğudan batıya doğru katederken bir gamın üzerinde yürüyor gibi oluyordu.’’….
…’’Dünya, çılgın bir ressamın boşluğa fırlattığı birtakım karmaşık lekeler yığınından, durmadan bizim gözyaşlarımızla silinen lekeler yığınından başka bir şey değil… Han Krallığı, krallıkların en güzeli değil, ve ben, imparator değilim. Hüküm sürmeye değer tek imparatorluk, senin Bin Renk ve Bin Eğri yollarından geçerek, kapılarından içeri girip hükmettiğin yer. …. Gözlerinin dağlanmasına karar verdim. Çünkü  gözlerin  Wang- Fo, senin krallığına varan yolda iki büyülü kapıdır. Ellerin de seni imparatorluğunun merkezine götüren on geçitli yol olduğuna göre, ellerinin de kesilmesine karar verdim. …
-SENDEN NEFRET ETMEMİM BİR SEBEBİ DE KENDİNİ SEVDİREBİLMİŞ OLMAN.
Bu cümle hikayenin fikir cümlesi. Kralın Wang-Fo’ya olan duygularının kesinleştiği netleştiği  noktadır.
….’’Küreklerin titreşimi azaldı, sonra yok oldu, uzakta silindi. İmparator öne doğru kaykılmış, elini gözlerine siper etmiş, gitgide uzaklaştıkça günbatımının uçuk renginde şimdi belirsiz bir lekeden başka bir şey olmayan kayığa bakıyordu. Altın rengi bir buğu yükseldi denizden, sonra yeniden denize düştü; ardından kayık, açık denizin girişini örten kayalığın burnundan dönerek yön değiştirdi, üstüne bir yarın gölgesi vurdu, denizin ıssız yüzeyinde izi silindi ve ressam Wang- fo’yla yaratmış olduğu bu mavi yeşim taşı  rengi denizde bir daha hiç görünmemek üzere kayboldular.  
Bu son cümlede, resimde,Yourcenar’ın  ressamlığını da görüyoruz. Hikâyenin diğer bölümlerinde daha çok sözcüklerle resim çizen imparator var.  Bu sondaki fantastik buluş modern bir yazarın buluşudur.
Arka kapak yazısından…”Herhangi bir okur, mesela “Wang-Fo Nasıl Kurtuldu” başlıklı ilk öyküyü okuduğunda, hakikaten selamlayacaktır edebiyatın gücünü. Güzelin niye güzel olduğunu açıklamakta zorlanırız genelde. Ben de anlatamazdım eskiden bu kitabın neden güzel olduğunu. Şimdi biliyorum: Yaratıcılığın, yeni bir şey yapmanın yani poiesis’in en has örneği bu. Uzun müddet de aşılabilecek türden değil. Güzel, bu. Tam da bu. Başdöndürücü.