kaplumbağa terbiyecisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kaplumbağa terbiyecisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2018 Pazartesi

Boğaz’ın Serin Suları


                                                              



Çok zor uyuyordu geceleri. Ne yaparsa yapsın hiçbiri sıkıntısına deva olmuyordu. Çoğu zaman Kuruçeşme’deki yalının salonunda sabahlıyordu. Havanın güzel olduğu akşamlarda ise üstüne ince bir battaniye alıp bahçede bekliyordu güneşin doğmasını.
Zaman zaman yaşamında daha fazlasını yapabileceğini düşünüyordu. Bazen yaptıklarıyla gurur  duyuyor, bazen yaptıklarını Boğaz’ın derinliklerine atmak istiyordu. Hayalleri vardı. Paris sokaklarının en aranılan ressamı olmayı düşlemişti ama olmamıştı.
 O gece yine atölyesine giderken buldu kendini. İki metre boyundaki tuvalini kafasını rahatlatmak için boyamaya başladı. Her fırça vuruşunda tabloda beliren figür kendisine daha çok benziyordu. Ama  bu figür daha yaşlanmış ve kamburu ortaya çıkmıştı. Fransa’da kaldığı yıllarda bütün kızların baktığı adam bu hale mi gelmişti? Yüzünü batıya dönük çizmişti. Yüzü batıya dönük bir derviş olmuştu. Mekânı düşündü, mekânları düşündü.  Bu derviş  görevler üstlenmişti anlaşılan. Bulunduğu yerde ona göre olmalıydı. Bursa’daki Yeşil Cami’nin 2. katı geldi gözünün önüne. Ne yazıyordu kapının üzerinde? “Kalbin şifası sevgiliye yakın olmaktır.” Figür ve mekân belli olmuştu. Şimdi sıra ayrıntılardaydı. Yerlere kaplumbağalar çizdi. Gözlerini hayvanlara umutsuzca dikmişti, geleceği umutsuzca beklediği gibi.
Eline ney, sırtına nakkare aldı kaplumbağaları eğitmek için. Boynuna da tahta sopa astı gerektiğinde onları cezalandırmak için.  Ney ve nakkare ile kaplumbağaları eğitecekti ama onların kulakları yoktu.  Bu ağır kanlı hayvanların da öğrenmeye niyetleri yoktu zaten, bazıları ona sırtını dönüp uzaklara gitmeye başlamıştı bile.
Kendi hayatını özetlemişti gün doğmaya başlarken. Batılılaştırmaya çalıştığı muhafazakâr bir toplumda eğitici rolü ile zaten iğne ile kuyu kazıyordu.  Resminin karşısına geçti.’Kaplumbağa Terbiyecisi’ dedi. Nerede çalışırdı acaba kaplumbağa terbiyecisi olarak? Sirklerde mi, yoksa saray bahçesinde mi?
Osman Hamdi’de hayatı boyunca kimsenin bilmediği işler yapmıştı. Ressam olmuştu, sonra müze müdürü, arkeolog ve Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü. Onun kaplumbağa terbiyecisinden farkı yoktu aslında.
                                                                                                                        Ömür Bayramoğlu