6 Şubat 2016 Cumartesi

KIRMIZI KAZAK

Sabahları dolabından özel olarak seçiyordu kıyafetlerini, alırken olduğu gibi.  Beğenmediği, istemediği giysiyi kimse ona giydiremiyordu. Hediye olarak gelenleri de beğenmiyordu. Sadece babasının aldıkları çok güzeldi ve onlarla çok daha güzel oluyordu. Alışverişe de beraber  gitmeyi seviyordu, her istediğini aldırıyordu o zaman. Son gittiklerinde kot etek, dantelli çorap almışlardı. Kırmızı kazak beğenmişti ama onu alamamıştı, küçük gelmişti, Çok üzülmüştü ve sinirlenmişti alamadığı için. Babası söz vermişti.”Ben sana kırmızı kazak getiririm İstanbul’dan” diye.

Arabaya bindiklerinde başlamıştı yine konuşmaya.
“Kızım”
“Baba nerdesin?”
“Tam yanında”
“Seni göremiyorum ama”
“Beni göremezsin ama ver elini”
 Minik elini uzattı.
“Baba, ne güzel baba kokuyorsun, mavi gömleğin gibi. Sen niye gittin? Ben
seni çok özledim”
“Bak ben yanındayım”
“Hadi uyan uykucu” diyen annesinin sesi ile uyandı. Bu sabah ne giyeceği belliydi. Dantelli çorap, kot etek ve kırmızı kazağını giyerek odasından çıktı.
                                                                                                             Ömür Bayramoğlu
“Beni tanımıyor mu, unutmuş galiba bu amca, bana göre kırmızı kazak satmıyor? Sen daha güzelini getir de görsün gününü” demişti. Babası da gülmüştü,”Tamam getiririm görsün Mehmet Amcan gününü” diyerek elini tutmuştu. .
“Anne, yatıp kalkınca babam gelecek mi?
“Evet, gelecek”
“Bana hediye ve kırmızı kazak getirecek değil mi?
“Söz verdiyse getirir tabi ki”
Ertesi gün ve daha sonraki günlerde gelmemişti, gelememişti.  Cennete, gökyüzüne gittiğini söylüyorlardı. Söz vermişti ama sözünü tutmamıştı babası. Küsmüştü evdekilere, bu sözleri söyleyenlere ama en çok da babasına.
 Bir sabah uyandığında annesinin odasında sesler geliyordu. Anneannesi babasının kıyafetlerini torbalara dolduruyordu.
“Ne yapıyorsun, babamın kıyafetlerini neden torbalara koyuyorsun, babama mı götüreceksin?”
 “Hayır, bunun mümkün olmadığını biliyorsun, bunları ihtiyacı olanlara vereceğiz”
“Babam sana çok kızmıştır” diyerek dolabın önüne gitti ve o mavi gömleği gördü. Babasına en yakışan gömlekti o. Anneannesinden onu vermesini istedi ve aldı. Dolabına bırakıp dışarıya oynamaya çıktı.
Ertesi sabah üzerini giymek için dolabını açtığında hediye poşeti gördü.  Hemen açtı ve içinden kırmızı kazak çıktı. Koşarak sevinç içinde annesinin yanına gitti,
“Anne, bana kırmızı kazak almışsın, babamın söz verdiği ama getirmediği kazağı”
Ne cevap vereceğini bilemedi annesi. “Ben almadım, babanın İstanbul’dan gelen valizinden çıktı” sözleri döküldü ağzından.  Hiçbir şey demeden odasına gidip, paketini dolaba geri koydu.
Ama onu en çok ağlatan babasının arabasının o kötü, çirkin adamlar tarafından götürülmesiydi. Yeşil arabayla ne güzel yerlere gidiyorlardı ayrıca işten geldiğini hemen anlıyordu camdan baktığında. Koşarak merdivenlerden iniyor, kucağına atlıyordu.  Babası, kıyafetleri şimdi de arabası gitmişti.  Koşarak salona gitti, çekmecedeki fotoğrafları çıkardı. Babasının fotoğraflarını ayırmaya başladı. Herkesten önce o fotoğrafları almalıydı Sonra odasına gitti, resimleri yastığının altına koydu, mavi gömleği dolaptan çıkardı ve yatağın içinde gömleğe sarılarak ağlayarak uykuya daldı. 

                                                                               Ömür Bayramoğlu



Hiç yorum yok: