19 Ağustos 2017 Cumartesi

"Feyhaman Duran - İki Dünya Arasında" Sergisi




www.yenicikanlar.com.tr için yazdığım yazı
http://www.yenicikanlar.com.tr/paristen-yurt-gezilerine-feyhaman-duran-70588

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi 15. yılında 1914 Kuşağı’nın önemli isimlerinden Feyhaman Duran’ı  “İki Dünya Arasında “ Sergisi ile ağırlıyor.
Emirgan’daki müzenin iki katında 1000’i aşkın eseri,  Güzin Duran’ın  dedesi ünlü hattat Yahya Hilmi Efendi’den kalan Beyazıt’taki mütevazi ahşap ev ve  bahçesine inşa ettikleri atölyeden eşyaları,  nefeslerini sanatla aldıkları özel dünyalarını  müzenin muhteşem atmosferinde görme ve tanıma  fırsatı   buluyoruz. 30 Temmuz’a kadar sürecek sergi de ayrıca  Feyhaman Duran’ın  yaşam öyküsü  yurtdışı kaynaklardan elde edilen belgesel filmlerle yansıtılıyor.
Müze 15. yılına kendi değerlerimize sahip çıkarak, bu topraklardan yetişen bir sanatçıyla başlamak istemiş. Sergi  Feyhaman Duran’ın  hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemi yaşamış bir sanatçı olması nedeniyle  sadece  sanatçıyı değil  ülkemizin geçmişi de yakından tanıma fırsatı sağlıyor.
Atlı Köşkün  muhteşem bahçesinden geçerek girdiğimiz serginin girişinde  ‘Osmanlı Geleneğinden Cumhuriyet Modernizmine’ başlığı altında Tanzimat Döneminden 2. Meşrutiyetin ilanına kadar olan dönem ve Feyhaman Duran’ın doğumundan ölümüne hayatının anlatıldığı pano yer alıyor.
-1886’da İstanbul’da savaşlar ve siyasi çalkantılarla dolu bir dönemde doğan sanatçının hayatında Tanzimat sonrası hayata geçirilen reformlarla modernleşme koşulları belirleyici olmuş. Kadıköy Osmanağa’da doğan sanatçının babası hattat  ve şair Süleyman Hayri Bey, annesi Fatma Hanım’dır. Küçük yaşta anne ve babasını kaybettikten sonra dedesinin himayesinde Galatasaray Sultanisi’ne yazdırılarak müdür Abdurrahman  Şeref Efendi’ye emanet edilmiş ve II. Meşrutiyet’in edildiği yılda mezun olduğu okulda güzel yazı dersleri vermeye başlamış.  2. Meşrutiyet’in ilanı resim sanatı açısından da bir dönüm noktası olmuştur. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Halife Abdülmecid Efendi tarafından kurulunca  gruba Feyhaman Duran’da katılmıştır. Mezuniyetinden sonra Mısırlı  Hıdiv Ailesi’nden Abbas Halim Paşa ile karşılaşması (fotoğrafına bakarak kızının portresini yapan Feyhaman’ın yeteneğinden etkilenerek diğer kızlarının da portresini sipariş etmiş ve yeteneğinin değerlendirilmesini düşünerek Paris’e göndermiştir.)   dönüm noktası olmuş ve akademik resim eğitimi için Paşa tarafından Paris’e gönderilmiş. 1911 yılından  1914’de 1. Dünya  Savaşı başlayana kadar Paris’te kalan Duran’ın dönüşte  aralarında bulunduğu ressamlar , ‘1914 Kuşağı’ olarak adlandırılmış  ve 1914’de  49 sanatçının katılımıyla Galatasaray Sergileri’nin ilki gerçekleşmiş.  1922’de Sanayi-i Nefise Mektebi’nden öğrencisi Güzin Hanım’la evlenip, 1938’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin projesi olarak gerçekleşen ‘Yurt Gezileri’ çalışmalarına eşiyle birlikte Gaziantep’e giderek bir süre orada kalıp kenti ve insanları resimlemiş. 1939’da Milli Eğitim Bakanı’nın önerisiyle İbrahim Çallı ile birlikte Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün portresini yapmak amacıyla Ankara’ya davet edilmiştir.  1943-1948’de İstanbul Deniz Müzesi’nden aldığı siparişle Hikmet Onat’la Topkapı Sarayı’ndaki resimli el yazmalarının  tuval üzerine yağlıboya kopyalarını yapmıştır.  6 Mayıs 1970’de 84 yaşında hayata veda eden Feyhaman Duran ardında resim, minyatür ve hat çalışmalarından oluşan yüzlerce parçalık önemli bir miras bırakmıştır.-
Sanatçı sağlığında verdiği kararla intifa hakkı eşinde kalmak koşuluyla, evini içindeki tüm eşya ve diğer varlıklarla beraber koruması amacıyla İstanbul  Üniversitesi’ne bağışlamış ve bir süre sonra eşinin de vefatıyla  Üniversite uzun bir ömrün geride bıraktığı bir dünyanın sahibi olmuştur. Sergi  iki kurumu  bir araya getirmesi açısından da önem taşıyor.
Sergide ilerlerken, Feyhaman Duran’ın babası Şair Süleyman Bey’in çok güzel bir çerçeve içindeki fotoğrafı ve yanında 141 beyitlik “Pendi-i Hayri” (oğluna geleneklerinden kopmaması için yazdığı manzum öğüt- aynı zamanda sanatçının hayatında pusula görevi görmüş) panosunu görüyoruz.
“Mümkün olursa eğer evlenme
Böyle yazmış de peder, evlenme
Evlenirsen de ara ehlini bul
Ol kadar eyle gayret ki yorul”
Güzin Duran’la yaptığı mutlu evlilikten de anlıyoruz ki bu ilk satırlar sanatçının hayatındaki pusula görevini yerine getirmiş.
Paris’te yaşadığı dönem, o yıllarına ait not defteri  ve çeşitli çizimler, kalemler ayaklı panoda sergileniyor  ve bilgilendirme panoları halinde sergi devam ediyor. Diğer bölümlerde;
“Gaziantep”, proje dahilinde kaldığı şehirde halkın ve mekanların resimleri yaparak hem şehri tanıtmış hem de şehir resim sanatını benimsemiş.
“Topkapı Sarayı”, 1940’larda sarayın hazinelerini yakından inceleyebilmesini sağlayan siparişleri almış ve  el yazmalarının, minyatür ve portrelerin nüshasını yapmış.
 “Yeni Ülke, Yeni Başken, Yeni Sergiler”, Başkent Ankara artık İstanbul’da olan etkinliklerin yeni adresi olmuş.
“Güzel Yazılar ve Yazı-resimleri”,hat koleksiyonu, yazdığı hatlardan ve Osmanlı hattatlarının güzel yazılarından oluşuyor.
“Portreler”, portreler tek tek kişileri temsil etmesinin dışında Türkiye’nin modernleşme sürecine dahilde ipuçları veriyor.
 “Poşadları”, Paris dönüşü yapmaya başladığı ve hayatı boyunca üretmeye devam ettiği poşadlarında İstanbul’un çeşitli semtleri görülmektedir. Işığın belirli ve anlık etkilerini yakalayabilmek için aynı konuyu günün farklı saatlerinde, farklı hava koşullarında yapmış.   Sergiyi gezmeye devam ederken karşımıza çıkan kıpkırmızı oda ve odada 150’den fazla poşadın tek bir duvarda sergilendiği bölümü görmek  serginin tekrar ziyaret edilmesi için önemli nedenlerden biri olabilir.
“Natürmortları”, bu tablolarda üslup değişkenlik göstermektedir. Bazıları daha gerçekçi ve akademik bazıları ise daha kişisel üslup gösteren eserler.
 “Güzin Duran’ın eserleri”  Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ilk mezunlarından olan Güzin Duran kendi kuşağındaki pek çok başka kadın sanatçı gibi, büyük ölçüde unutulmuş bir figürdür. Karagöz figürlerinden yola çıkarak gerçekleştirdiği 281 parçalı bir suluboya resim dizisi ve yine bu figürlerden ilhamla ürettiği deri işleri vardır.
Yoğun toplumsal dönüşüm içinde olan bir ülkede, modern eğitim veren bir okulda okumasına ve dönemin önemli sanat merkezi  Paris’te  öğrenim görmesine rağmen, doğduğu Osmanlı dünyasının gelenekleriyle ilişkisini hiç koparmayan Feyhaman Duran sergisi aynı zamanda ülkemizin yaşadığı dönemleri yakından takip edebileceğimiz bir sergi. Duran’ın sanatının farklı dönemlerini irdeleyen makalelerin yanı sıra Paris’e gitmesine sebep olan Hıdiv Ailesi’nin Osmanlı’nın son döneminde kültür sanat alanında rolünün incelendiği bir araştırmanın yer aldığı katalogda (katalog fiyatı 100 TL) sergiye eşlik ediyor.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın dediği gibi “Sanat birleştiriyor, iyileştiriyor güzelleştiriyor ve geçmişimizi, bugünümüzü anlamanın yeni yollarını gösteriyor.”  Feyhaman Duran Sergisi de  en azından bu nedenlerle gezilmesi gereken sergilerden.  Konsepti Sabancı Müzesi  Müdürü Dr. Nazan Ölçer’e, eş küratörlüğü   Prof. Dr. Gül İrepoğlu ve Dr. Nazan Ölçer’e  ait olan sergi Çarşamba günleri ücretsiz gezilebilir. Serginin sonunda  müzenin muhteşem manzaralı cafesinde  kahve içerek serginin tadı çıkarılabilir. 

Hiç yorum yok: